Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Frekans ve enerji

“İnsan vücudu megahertz (MHz) olarak ölçülebilecek biyolojik frekansa sahiptir.”  Bu fikri ispat olarak Washington’daki Eastern State Üniversitesi’nde Dr. Bruce Tainio, yıllar önce yaptığı bir araştırma ile gün içinde insan vücudunun frekansının 62-72 MHz olduğunu göstermiştir. Bu titreşim kadın, erkek, farklı ırklar ve fiziksel yapı fark etmeden her insanda aynıdır. Radyo dinlerken dinlemek istediğimiz kanalın frekansı gibiyiz anlayacağınız. Ayarı biraz ileri biraz geri kaydırınca dinlediğimiz radyo kanalı gibi ya kayboluyoruz ya bozuluyoruz.  Belli bir enerji boyutunda titreşen enerji formlarıyız  kısacası. Gen farklılığımız, güzelliğimiz, çirkinliğimiz, mezhebimiz, rengimiz, inancımız, inançsızlığımız o frekansa bakıldığında anlaşılmıyor. Eşitiz.  Tek farkımız, kişiliklerimiz ve hayat tecrübelerimiz.   Şimdi örneklerle konuyu irdeleyelim; İçinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya sözel söylenmiş olan sözcükler, düşünceler, suya çalınmış olan müzik ve oynatılmış film ile suyun

Allah'ın mezheplere ve cemaatlere uymayı yasakladığı ayetler

ALLAH’IN MEZHEPLERE UYMAYI YASAKLADIĞI AYETLER: Enam- 159, Dinlerini parça parça edip guruplara ayıranlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. Rum-32, Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan olmayın. Bunlardan her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir. Ali-İmran- 103, Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a ) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Ali-İmran-105, Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. Ne zamanki İslam Mezheplere bölündü bütün İslama inananlar bir birine düşman oldu. Bu gün İslam ülkelerinde akan kanın sebebi bu değil mi...? Yarın hesap gününde; "sen hangi mezheptensin, hangi tarikattansın, hangi ırktansın, hangi dili konuşuyorsun?" diye sorulmayacak...! Orada sadece Kurandan hesaba çekileceğiz(zuhruf44.ayet). Ayrca Kuran ayetlerini incelemeye devam edelim;

Hiphop ve konseptleri

Hiphop 1970'li yılların sonunda Amerika'da kötü koşullarda ve azınlık olarak yaşayan zencilerin gündemden uzaklaşmak ve eğlenmek için oluşturduğu bir kültür ve yaşam tarzıdır. Bu kültür Rap müziği, Graffiti sanatı, Break dansını ve Dj'liği içerir. Hiphop kültürünün doğmasında Blues, Funk, Soul ve Jazz müziğinin etkisi oldukça büyüktür. Rap: Rap müzik 1970′lerin başında New York’un siyah gettolarında doğdu. Rap “Rhytm And Poem” (‘Ritim ve Şiir'ya da ‘Ritmik Şiir’) veya “Rhytmic American Poetry” (Ritmik Amerikan Şiiri) sözcüklerinin kısaltması olarak bilinse de aslında rap ingilizcede "ağır eleştiri" demektir ve "and" kelimesi kısaltmalarda asla "a" harfiyle sembolize edilmez (&,n,N)[Rock n Roll,R&B,P&G]. Rap, müziğin tempo ve ritmine uyarlanıp beat eşliğinde söylendiği sokak tarzı ve sert sözlerin ağır bastığı Hiphop kültürünün içindeki başlıca dört elementten biridir.Kelime anlami : Sert eleştiri Hip-hop çıkış hikayesiyle ve

Evrim ve Kur'an

Bu yazımda  İslam düşünce tarihinde yalnız kalmış bir fikri damardan kısaca bahsetmek istiyorum. Çok bilinmese de evrimin ilk adımları El-Cahiz adında bir İslam bilgini tarafından, Charles Darwin'in teorisinden bin yıl kadar önce atıldı. Sekinzinci yüzyıl sonlarında Basra'da doğan El-Cahiz'in en ünlü eserlerinden biri Kitab el-Hayavan (Hayvanlar Kitabı)'dır. El-Cahiz bu kitapta yaşadıkları çevrenin canlıların hayatta kalma olasıklarına etkisini incelemiş ve evrim kuramının ilk örneklerinden birini ortaya koymuştur. Malezya İslam Üniveristesi öğretim görevlisi * El-Cahiz'in Darwin'den bin yıl önce evrimi gözlemleyebildiğini savunan müslüman bilim insanlarından bir tanesi. Dargan'a göre El-Cahiz "hayvanların türlerinin devamını sağlayabilmesi için çevresel faktörlerin organizmalarını etkilediğini ve yeni karakteristikler geliştirebileceğini, üreme yoluyla bu karakteristikleri yeni nesillere aktardığını," kısaca evrimi gözlemleyebildi. Dargan Kur&

Kur-an ve big bang

BIG BANG’İN ÖĞRETTİKLERİ Big Bang teorisi her şeyden önce Evren’in ve zamanın bir başı olduğunu, maddenin sonsuzdan beri var olmadığını, maddenin yaratıldığını bize öğretti. Böylece materyalistlerin, ateistlerin tarih boyunca savundukları Evren’in sonsuzdan beri var olduğu fikri çürütüldü. Big Bang, Evren’in yaratıcısı olduğunu gösterdiği gibi, Evren’in yaratıcısının Evren’in içinde arandığı; Güneş’in, Ay’ın, dağın ayrı tanrılara paylaştırıldığı ilkel fikirlerin yanlışlığını da gösterdi. Big Bang ile ilk birleşimi yaratan kim ise, her şeyi yaratanın o olduğu, Evren’i ayrı güçlerin değil, tek bir gücün yönettiği anlaşıldı. Evren tek bir noktadan başlamıştır, o ilk noktanın sahibi kimse, insanın da, nehirlerin de, yıldızların da, kelebeklerin de, süpernovaların da, renklerin de, acının da, mutluluğun da, müziğin de, estetiğin de sahibi O’dur. Her şey, “bir tekillikten” ayrıldığına göre, o “birliğin” sahibi, her şeyin sahibidir. ''O gökleri ve yeri örnek yokken yaratandır.

“Özgür irade yoktur, özgür irade bir illüzyondan ibarettir.”

“Özgür irade yoktur, özgür irade bir illüzyondan ibarettir.” Özgür irade gerçekten bir yanılsama mıdır? İnsanlar aslında kendi kararlarını veremeyen, kendi tercihlerini yapamayan otomatik makineler midir? İnanmak veya inanmamak gibi tercihlerimizin bir anlamı yok mudur? Yoksa bizler kendini bilinçli zanneden organik robotlar mıyız? Yani özgür irademiz olduğunu hissedebiliriz, ancak bu, sahiden de özgür irademiz olduğu anlamına gelmez. Şuna bir göz atalım: -        İnsan doğar -        Biyolojik varlığı verilidir (yani kendisi seçmez) -        Çevreyle etkileşir -        Biyolojik varlığı değişir -        Değişen biyolojik varlığıyla çevrede değişim oluşturur -        Bu böyle devam eder   Yani, burada kişinin özgür iradesiyle seçmiş olduğu bir hal, durum, davranış söz konusu değildir. En azından bugünkü bilgimize göre bu böyledir. Yarın fizik, kimya ve biyolojide olacak keşiflerle farklı bir tablo belki ortaya çıkar, ancak şu anda özgür iradenin varlığı bilimsel olar