Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kur 'an asla bilimle çelişmez.

DİN BİLİMLE ÇELİŞMEZ Ne demişti Albert Einstein: dinsiz bilim,bilimsiz din olmaz. Bazı kişiler dine olan düşmanlıkları sebebiyle aklı hiçe sayarcasına dinin bilime engel olduğunu ve ikisinin bir yerde olamayacağını savunurlar. Bu düşünce bağnaz/yobaz anlayış için belki doğrudur. Örneğin dejenere olmuş hristiyanlıkta bilime karşı çıkılmış, insanlar kitap okuyor diye yargılanmış ve diri diri yakılmıştır. Bunun üzerine Avrupa’da bilim adamlarınca dine karşı bir düşmanlık ve karşı koyma görülmüş, kiliseye karşı bir savaş açılmiş, din bilim ve hayattan uzaklaştırılmıştır. Bu onlar için geçerli bir sebeptir. Peki bizler için yani islam Ülkeleri içinde öyle mi olmalıdır? Günümüzde İslam Ülkeleri, Kuran’da ki gerçek İslam’dan uzaklaşıp, bağnaz bir müşrik sistemle iç içe yaşadıkları için bilimden hatta sanattan, estetikten, güzel ahlaktan ve hoşgörüden tamamen uzak yaşamaktadırlar. Oysa geçmişe dönüp baktığımzıda İslam tarihinde tam da Kuran ahlakına uygun olarak bilimle ilgilenen ve il

Platonik aşk üzerine

Platon'un "Devlet" adlı eserinden türemiş bir deyim olan "platonik aşk" üzerinde konuşacağım. Öncelikle belirtmek gerekirse Platon'un devleti ideal devlettir gerçek değil platonik bir aşk edasıdır. Bu yüzden platoniyi iki durumda esas alacağız. İlki beşeri diğeri ise ruhani aşktan platoniyi irdeleyeceğiz.  1-) BEŞERİ AŞKTA PLATONİ Öncellikle platonik olan ‘aşk’ değildir. Platoni, kişinin aşka dönüştürdüğü tutkudur. Tek başına platonidir. Aşk olması için, karşı ucun da enerjisi iletken olması ve devreyi tamamlaması gereklidir. Kişi, bir başka kişiye onu hiç haberdar kılmadan yaşadığı duygunun aşk olduğundan bu kadar eminse, platonisini aşk olarak adlandırmakta özgürdür. Şair Yılmaz Erdoğan'nın da deyimiyle; "ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim." Platoninin kendi ahlâki ilkelerini çiğnememek kaydıyla. Platoni, sadece senin ve Tanrının bildiği, aranızda sır kalmış ve kalacak, çıkış yolu olmayan hayal-i aşktır. Gerçek değildir. Ge

Kur'an'da başörtüsü ve çarşaf geçmez.

Son zamanların güncel konularından biri olan başörtü/türban/çarşafla ilgili olarak çoğumuz birşeyler söylemekte, tartışmalar yapılmakta, çoğu köşe yazarları bu konuya eğilmektedir. (10-15 sene evvel bu konuda hiç yorum yapılmaz ve başörtüsünün dinde olduğu kabul görürdü, Allah’a şükür Kuran’daki İslam’ın gücünün etkisiyle artık insanlar doğruları bulmak konusunda Kuran’ı rehber alıyorlar.) Gelin isterseniz Kuran`da kapanmayla ilgili ayetlere bir göz atalım; KURAN'DA BAŞÖRTÜSÜ DEĞIL CUYUB(GÖĞÜS) ÖRTÜSÜ GEÇER  Mü’min kadınlara da söyle: “Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Örtülerini, GÖĞÜSLERİNİN ÜZERİNE ÖRTSÜNLER… [Nur Suresi, 31] Nur Suresi 31 ayette, neredeyse her mealde “Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar” şeklinde çevrilmiş olan cümlenin orijinal Arapçasında aslında “başörtü” kelimesi geçmemektedir. Burada geçen kelime “örtü”dür. Ayetteki kel

Özgürlük nedir? Ne kadar özgürüz?

Doğduğumuz andan itibaren nasıl koşullarla sınırlandırılıyor, ne için biçimlendiriliyoruz? Ana dil öğrenme ile başlayan bir bölünme yok mu? biçimlendirme? Cinsiyetlere uydurulan roller yok mu? Hisler? Oyunlar bile kazanç- kayıp üzerine değil mi? Güçlü olmaya yöneltmiyor mu? Güçlü olmak hayatta kalmak için mi, diğerlerini ezmek için mi? EN BÜYÜK olmak, EN GÜÇLÜ olmak, BAŞARMAK? Her zaman övgü, sevgi, ilgi, onay beklenmiyor mu? Sistemi sahip olma, ait olma üzerine inşa etmemişler mi? Bunlar varken özgürlük konuşulabilir mi? Bildiklerimizi tersten okumaya başlarsak ne olur?  Bildiklerimizi yeniden ve tersten yorumlarsak? Zevk alıyor olmak doğru şeyleri yaptığımız anlamına gelmiyor. Her şeyin istediğiniz gibi olması da doğru şeyler yaptığımız anlamına gelmiyor. Bir şeylerin olması veya sürmesi bizim yapacaklarımıza veya birilerinin yapacaklarına bağlı ise burada özgürlükten söz edilebilir mi? Boynundaki zincirleri tek tek çıkartmak gibi.. Zihnindeki zincirleri çıkar

Aşk neden klasik fizik kanunlarına uymaz biliyor musunuz?

Aşk neden klasik fizik kanunlarına uymaz biliyor musunuz? Çünkü aşk kuantum fiziği ile çalışır: -Hem sevginin, hem nefretin; hem maninin hem depresyonun aynı anda bulunabileceği süperpozisyon vardır aşkta. -Birbirinden birkaç ışık yılı uzakta bile olsa, birbirinden bilgi... alışverişi yapabilen kuantum dolanıklığa sahip kalpler vardır. -Aşık kimse bazen gözlemlendiğinde kendi ile dalga geçebilir, ama bakılmadığında içi parçacıklar halinde dağılmıştır. -Ve son olarak belirsizlik vardır aşkta, (Δmantık * Δduygu = h/2)'dir. Duyguları ne kadar iyi incelerseniz mantık o kadar azalacak, ya da tam tersi. Bu yüzden aşkı biz anlayamayız. Bizim içinde yaşadığımız makro dünyaya uyumsuzdur. Çok mantıksız gelir ama aynı zamanda gerçektir.

"Allah'ı kim yarattı"sorusu akıl tutulmasıdır.

"Herşeyi Allah yarattı Öyleyse Allah’ı Kim Yarattı?” bu soru son zamanlarda trend olmuş bir soru olup biz inançlı kesimin bu soruya cevap verememe problemiyle karşılaşmışızdır.  Hiçbir soru yoktur ki, bir cevabı olmasın. Hiçbir vesvese yoktur ki, onu yok edecek bir cevap bulunmasın. Hâl böyle iken maalesef sorularının cevapsız olduğunu zanneden bir kısım insanlar imandan uzaklaşmakta ve bazen de cevapsız zannettikleri soruları yüzünden imanlarını kaybetmektedirler. Ateistlere bu sorunu  cevabını veremeyen müslümanların bu yazıdan feyz alıp bu bataklıktan çıkmalarını umuyorum. Bilhassa tek gayesi imanı çalmak olan şeytan ve şeytanlaşmış insanlar cevapsız zannedilen bu sorularla genç dimağları lekelemekte ve onların imanlarını sorularla çalmaktadır. Bu makalenin amacı, cevabı yok zannedilen böyle bir soruya cevap vermek ve bu sayede iman hırsızlarının bir vesvesesini yok ederek körpe dimağlara attıkları bir şüpheyi kökünden kazımaktır. Şimdi suyun üstünde ışığı görüyoruz yansıy

Mutluluğun reçetesi: "Bilinçaltınızın gücüyle kaderinizi değiştirip mutlu olabilirsiniz".

YANITLARI BİLİYOR MUSUNUZ? Neden bir insan üzgünken diğeri mutludur? Neden bir insan zenginliğin sefasını sürerken diğeri yoksul ve hüzünlüdür? Neden bir insan korkak ve endişeliyken diğeri inanç ve güven doludur? Neden bir insanın güzel, lüks bir evi varken diğeri derme çatma bir yerde yaşamak zorundadır? Neden bir insan tam bir başarı örneğiyken diğeri sefil haldedir? Neden bir konuşmacı ilgi çekici ve son derece popülerken, diğeri sıradan ve sönüktür? Neden bir insan işinde ya da mesleğinde bir dehayken diğeri hayatı boyunca hiçbir şey yapmadan ya da başarmadan düşe kalka yürümeye çalışır? Neden bir insan amansız olduğu söylenen bir hastalıktan kurtulurken diğeri iyileşemez? Neden bu kadar fazla hoşgörülü ve ahlaklı insan zihnindeki ve bedenindeki olumsuzlukların acısını çekiyor? Neden ahlaksız pek çok kişi başarılı, zengin ve sağlıklı olup bunun keyfini çıkarıyor? Neden bir insan mutlu bir evlilik sürerken diğeri evliliğinde mutsuzluk ve hayal kırıkl