Ana içeriğe atla

Platonik aşk üzerine


Platon'un "Devlet" adlı eserinden türemiş bir deyim olan "platonik aşk" üzerinde konuşacağım. Öncelikle belirtmek gerekirse Platon'un devleti ideal devlettir gerçek değil platonik bir aşk edasıdır. Bu yüzden platoniyi iki durumda esas alacağız.
İlki beşeri diğeri ise ruhani aşktan platoniyi irdeleyeceğiz. 

1-) BEŞERİ AŞKTA PLATONİ

Öncellikle platonik olan ‘aşk’ değildir. Platoni, kişinin aşka dönüştürdüğü tutkudur. Tek başına platonidir. Aşk olması için, karşı ucun da enerjisi iletken olması ve devreyi tamamlaması gereklidir.

Kişi, bir başka kişiye onu hiç haberdar kılmadan yaşadığı duygunun aşk olduğundan bu kadar eminse, platonisini aşk olarak adlandırmakta özgürdür.

Şair Yılmaz Erdoğan'nın da deyimiyle; "ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim."

Platoninin kendi ahlâki ilkelerini çiğnememek kaydıyla. Platoni, sadece senin ve Tanrının bildiği, aranızda sır kalmış ve kalacak, çıkış yolu olmayan hayal-i aşktır. Gerçek değildir.

Gerçek aşk platonik değildir, bir harmonidir. İki eksik parçanın bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı bütündür, kendine uymayacak parçaya uzaktan uzaktan bakanın ki olsa olsa hayranlıktır.

Platonik aşklar bana kalırsa kişinin bir nevi kendine işkence etmesidir. Bir nevi kendini mutlu hissetmesi içinde yaptığı şeydir. Aslında bu mutluluk olamaz çünkü edimsel koşullamayla oluşturulmuş bir hologramdır. Eğer koşul varsa bu mutluluk değil hazdır. Platoni de tek taraflı ve koşul öncülünde olduğundan platoni mutluluk değil hazdır. Platoni, hakikî bir gerçek değil kurgudur gerçek olamaz. 

Platoni olan özne aslında arzu nesnesi yönelir ve onu yücelterek -arzusunu yücelterek- onu metalaştırır. Zira o arzusunu sever. Özne aslında konum arayışındadır. Ve artık arzusu nesne halini almıştır. Ve aşkta iki öznenin bilinçlerinin birleşimi olduğundan platoni aşk olamaz. Olsa olsa arzuların yüceltildiği bir narsistik durumdur. 

2-) RUHANİ AŞKTA PLATONİ 

Platon'a geri dönelim ve şimdi ruhani durumu esas alalım. Platonik Aşk'ın soykütüğü üzerine öncelikle platonik aşk diye bir şey varsa, bu asla karşındakine açılamamanın sonucunda devam eden aşk değildir.
Platon'un yaşadığı dönemde Antik Yunan düşüncesindeki Tanrı anlayışına baktığımız zaman, Tanrı'ya duyulan sevgi (aşk) karşılıksız bir aşktır. Ama bundan çıkacak sonuç, asla Tanrı'nın bunu bilmemesi veya karşılık vermemesi gibi bir durum değildir. Burada Tanrı karşılık verse de sevilir vermese de ama asıl önemli olan, Tanrı'nın karşılık vermesine arzu duymamaktır. Görüldüğü gibi Platon'a göre Tanrı aşkından türeyen bu aşk, ideal olan ve tek gerçek aşk türü olmakla birlikte, bu aşkta illa bir tek taraflılık olma zorunluluğu yoktur, sadece tek taraflı da olsa, çift taraflı da olsa karşındakinden bir karşılık beklememeyi ifade eder..

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...