Ana içeriğe atla

"Allah'ı kim yarattı"sorusu akıl tutulmasıdır.

"Herşeyi Allah yarattı Öyleyse Allah’ı Kim Yarattı?” bu soru son zamanlarda trend olmuş bir soru olup biz inançlı kesimin bu soruya cevap verememe problemiyle karşılaşmışızdır.
 Hiçbir soru yoktur ki, bir cevabı olmasın. Hiçbir vesvese yoktur ki, onu yok edecek bir cevap bulunmasın. Hâl böyle iken maalesef sorularının cevapsız olduğunu zanneden bir kısım insanlar imandan uzaklaşmakta ve bazen de cevapsız zannettikleri soruları yüzünden imanlarını kaybetmektedirler. Ateistlere bu sorunu  cevabını veremeyen müslümanların bu yazıdan feyz alıp bu bataklıktan çıkmalarını umuyorum.

Bilhassa tek gayesi imanı çalmak olan şeytan ve şeytanlaşmış insanlar cevapsız zannedilen bu sorularla genç dimağları lekelemekte ve onların imanlarını sorularla çalmaktadır. Bu makalenin amacı, cevabı yok zannedilen böyle bir soruya cevap vermek ve bu sayede iman hırsızlarının bir vesvesesini yok ederek körpe dimağlara attıkları bir şüpheyi kökünden kazımaktır.

Şimdi suyun üstünde ışığı görüyoruz yansıyan bir ışık var veya bir camın üstünde bir cam parçasının üstünde bir gündüz vakti bir ışığın güneş ışığının yansıdığını görüyoruz. Zaten gündüz vakti yeryüzünden tüm ışıklar güneşten yansımadır. Doğru mu?
Şimdi bu durumda birisi gelse bilader sen ışığın güneşten yansıdığını söylüyorsun peki güneşin ışığı kimden yansiyor..

Evet arkadaşlar trend olmuş bir sorudur; "her şeyi Allah yarattıysa Allah'ı kim yarattı?"sorusu..
Kavramları yanlış kullandığınızda yanlış sorular soruyorsunuz demektir. Burda ki temel hata şudur, biz nedensellik ilkesini yanlış anlıyoruz. Nedensellik;her sonucun bir nedeni var demektir. Yani bir şey bir şeyin sonucuysa onun nedeni var demektir. Diğer taraftan her şeyin nedeni olan bir şeyin varlığından zorunlu varlıktan bahsettiğiniz de onun nedeni nedir diye soramazsınız. Çünkü o hiçbir şeyin sonucu değildir. Nedensellik ve yahut evrenimizde ki fizik yasaları bu evren için geçerli olan bir şeydir. Bir bilgisayar oyununda ki kurallar yani yasalar o oyun için geçerlidir. O oyunun sahibi için değil.
Bu konuyla ilgili bir kaç örnek verip işin özünü anlatmaya çalışacağım.
  Şimdi arkadaşlar soruya iki kavramla devam edelim. Birisi zatî diğeri ise arîzi.
Zatî demek kendisinden olan demek,
arîzi demek başkasından kaynaklanan;kendisinden olmayan demek. Bir örnekle bunu anlatacağım. Güneşin ışığı kendisindedir yani zatî, ayda da ışık vardır ama kendisinden değildir. Güneşin ışığı zatî ayın ışığı ise arîzidir.
Şimdi mesela halılar ıslandı ne deriz? Halıda ki ıslaklık kendisinden kaynaklanmıyor bu arızî bir ıslaklık. Sudan kaynaklanıyor bu ıslaklık. Bu ıslaklık sudandır. Bir su olması lazım. Gene biri gelse dese ki yahu sen her şeyin ıslaklığı sudandır diyorsun peki suyun ıslaklığı kimden o zaman diye sorsa bu mantıklı bir soru olmaz,saçmalık olur dimi?..
Bir başka örnek daha verecem. Şimdi suyun üstünde ışığı görüyoruz yansıyan bir ışık var veya bir camın üstünde bir cam parçasının üstünde bir gündüz vakti bir ışığın güneş ışığının yansıdığını görüyoruz. Zati gündüz vakti yeryüzünden tüm ışıklar güneşten yansımadır. Doğru mu?
Şimdi bu durumda birisi gelse bilader sen ışığın güneşten yansıdığını söylüyorsun bütün yeryüzünde ne kadar ışık varsa güneşten yansıdığını söylüyorsun peki güneşin ışığı kimden yansiyor? Bu yine aynı mantıktan bir soru hatası olur. Olayı görememe farkı burada.
Bakmak ile görmenin felsefesine biraz değinecek olursam bakmak ile görmek çok farklı konseptlerdir.Uyur gezer de bakar hayvanlar da bakar ama görmezler. Bakmak için idrak gerekmez ama görmek için idrak gerekir.
(Onların, sana baktıklarını görürsün, oysa onlar görmezler.(Kuran; Araf süresi 198.ayet))
 Örneğimiz de diğer her şeyde ki ışık arîziydi. Kendisinden kaynaklanmadığı için ben ona dedim ki bunun için bir kaynak yani güneş olması lazım. Kendisi ışık kaynağı değil ışık veremez zaten ama güneşte ki ışık zatîdir. İşte bunun gibi bizde bütün her şeye bakıyoruz bütün olanların kaynağı enerjisi olarak Allah'ı görüyoruz. Allah'ın varlığı bu kainatta ki her şey gibi arîzi bir varlık değil zaten O'nun varlığı kendinden. Dolayısıyla O'nun için yaratılmak,doğum-ölüm vs şeyler O'nun için geçerli değil. Bu,bu kainatta ki her şey için geçerli olan kavramlar.
Şimdi  bunun delili nedir?  Mesela suyun üstünde bir ışık için başlangıç vardır,ölüm vardır . Doğru mu?  Gece vakti oldu mu suyun üstünde camın üstünde yeryüzünde ışık kalmaz mesela ölür. Ve ertesi sabah tekrar doğar. Bak doğmak ölmek kavramları kimin için geçerli arîzi olanlar için geçerli. Ama güneşin ışığı için doğmak,ölmek kavramı var mı? Güneşte bir karanlık olur mu? Güneşte ki ışık ölür mü? Hayır.  O arızî olanlar için geçerli zatî olanlar batmaz. Yani arızî-zatî ayrımını yapmadığımız için bu sorular çıkıyor.
İşte onun için bizde diyoruz ki bütün arîzi olan her şey doğumludur,ölümlüdür,kainatta ki her şey fanidir. Doğru mu?  Ama tüm bunların kaynaklandığı zat olan Allah'ın bir başlangıç yoktur. Doğmak,ölüm,yaratılmak bunlar kainatta ki her şey için geçerlidir. Çünkü kainatta ki her şey arîzidir kendisinden olan bir varlık değildir. Ama Allah'ın varlığı kendisindendir.
Windows yazılımını Bill Gates yazmıştır. Peki Bill Gates'i kim yazmıştır? dersek yine aynı hatalı varsayımdan dolayı yanlış yapmış oluruz. Çünkü Bill Gates'in kendisi bir program değil ki yazılabilen bir şey olsun. 
Bir askeri birlikte ki askerler bize bölük komutanı hükmediyor. Peki bölük komutanına kim hükmediyor diye sorabilirler. Fakat Genelkurmay için bu şey söylenemez.
Bir tren düşünürsek her vagon birbirine bağlı birbirini çeker ama başta ki kısmı makinist yönetir. Onu çeken bir vagon yoktur.
 Burada şöyle bir itiraz gelebilir. Biz güneşin güneşin ışığı başka bir yerden kaynaklanmıyor ama biz güneşin aydınlığını anlayabiliyoruz bazı patlama vs ile.. Veya lokomotifin hareketi  başka bir yerden kaynaklanmıyor ama biz onun hareketini de anlayabiliyoruz. Işte mazot,kömürle vs. ile.
Ama Allah'a ait ilan varlığı kendinden olmak veya hiç doğmamış olmak ne demek ? Bunları tam anlamıyoruz diyorsan anlayamamak gayet normal. Neden? Çünkü insan kıyas vasıtasıyla anlar arkadaşlar.  Biz nasıl öğreniriz? Önceden öğrendiğimiz,gördüğümüz şeyler vardır. Onlarla  kıyas ederiz,bağlantılar kurarız o şekilde yeni bir şeyler öğreniriz. Biz doğduğumuzdan beri hiçbir zaman ölümsüzlük olmak ne demek,başlangıcı olmamak ne demek bunlara hiç rastlamadık. Dolayısıyla hep var olmak varlığı kendinden olmak demek gibi şeyleri anlamıyorum. Ee anlayamamak normal. Çünkü görmedik. Onun için İslam alimleri der ki: "Biz Allah'ın isim ve sıfatlarının yansımaları hakkında,eserleri hakkında konuşuyoruz. Allah'ı eserlerinden tanıyoruz."
Ama Allah'ın zatı hakkında,kendisi hakkında düşünmek doğru değildir. Neden? Çünkü bilemezsin,anlayamazsın,algıların yetmez. Mutlaka daha önce gördüğüm şeylerle kıyas yapabilip üzerinde düşünürsün.

Kaynakça;●  https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://m.youtube.com/watch%3Fv%3D3GT74NOIHm4&ved=2ahUKEwi35e_zgI3iAhU1wMQBHQEMCW8QwqsBMAB6BAgEEAU&usg=AOvVaw3KCyt09u_O3qidLFSCFETs
● Prof.Dr.Caner Taslaman 

Yorumlar

  1. Genel itibariyle güzel bir yazı olmuş. Eline sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Sizi twiterdan buldum Mantığınıza hayran kaldım dönemin düşünürü falan olabilir misiniz acaba yolunuz açık olsun��

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...