Ana içeriğe atla

Ebeveyn terörü

Son zamanlarda özellikle sosyal medyada feveran eden her türlü terör tanımlarını mutlaka duymuşsunuzdur. Nedir bunlar? Erkek terörü, manita terörü, hayvan terörü, kanka terörü, aile terörü  gibi bir sürü tanımlar hızla yayılmakta ve hatta üstüne mizahlar yapılmaktadır.
Peki nedir bunun iç yüzü? Bunu analizleyelim.

Öncellikle terör kavramına değinelim. Terör denilince akla hep siyasi imgelemlerden doğan olaylar gelmektedir. Terör kavramın anlamı sözlükte:
"Belirli bir amaç için yıldırma, sindirme, tehdit, korkutma ve şiddet yöntemlerini kullanma" anlamına gelmektedir.
Bu amaç siyasi anlamdaysa aklımıza gelen o siyasi ve politik kavgalardan doğan yıkım gelmektedir. Peki korku ve yıldırmalar sadece siyasi amaçlara mı dayanmakta ?
İşte bu noktada bu amaçlar sadece siyasi olmayabiliyor. Mesela sadece siyasi amaç için mi yıldırma ve korku veriliyor?
Bu amaç siyasi olabileceği gibi; sosyal, kültürel, spor,toplumsal ve her ilişkide oluşan tüm amaçlar olabilmektedir.
Bu amaç aile kurumundan kaynaklıysa "aile terörü", arkadaşlık ilişkisinden kaynaklıysa "arkadaş terörü", erkeklik kavramının getirisi ise "erkek terörü" ve ebeveynliğin amaçları doğrultusunda kaynaklanan bir korku ve şiddetse "ebeveyn terörü" olur.

Yazımda size sadece ebeveyn teröründen söz edeceğim.  Ebeveynlerin çocuklara dayattığı, korku ve psikolojik şiddetiyle amaçlarının gerçekleştirebilmek adına nasıl terör saldığını analiz edip onlara gereken dersin ne olduğunu arz edeceğim.

Biz insan ırkı ilk olarak aile için de gelişim sağlar ve sosyalleşiriz. Psikoanaliz anlamda 0-7 yaş arasında kişi gelişimi hemen hemen tamamlamaktadır. Yani insan ırkı için 0-7 yaş önemli olmakla beraber için de bulunduğumuz aile de son derece önemlidir. Zaten ne oluyorsa bu yaş aralığında olmaktadır. Mutlaka duymuşsunuzdur; "bir insan 7 yaşına kadar neyse 70'inde de odur" diye. Bu söz psikoanaliz biliminde de doğru olup bu 0-7 yaş arasında kişinin karakter gelişimini belirlendiği ve aile içinde çocuğun maruz kaldığı tüm olumlu ve olumsuz koşullanmalar kişiye kişilik kazandırmaktadır. Dolayısıyla büyüdüğümüzde yaşanan tüm sorunlar çocukluk döneminde ki kosullanmalara dayanmaktadır.
İşte tüm bu koşullanmalar aile içinde tabi ki ebeveynler yapar.
Şöyle bir örnek vermek bu durumun ne kadar ciddiyetli olduğunu tezahür edecektir. Örneğin; ebeveynler çocuğa hiç bakkala göndermemişse çocuk büyüdüğünde özgüvensiz olabilir. Veya çocuğun önünde yapılan anne-baba kavgaları çocuğun ilerde yaşayacağı aşağılık duygusu tezahür edecektir.

İddia edebilirim ki dünyada yaşanan sorunların sebebi ebeveynlerin koşullanmalarına dayanmaktadır. Mesela bakınız dünyada ki yaşanan temel sorunlara bakalım. Mesela kadın ve erkek eşitliği üzerine değinecek olursak bu eşitsizlik ebeveynlerin çocuk yetiştirirken çocuğu kız ve erkek olarak ayırıp bölünmeler yaşatmakla beraber kızlara ve erkeklere biçilen rollere dayanmaktadır. Ebeveynler çocukları kız ve erkek olarak ayırarak insanlığı ıskalamaktadır. Ornegin kızlara verilen oyuncak bebek erkeklere ise silah oyuncak...

Tüm bu sorunları dolaylı olarak aşağıda maddeler halinde yazıp ebeveyn terörünü ve onlara verilen dersleri yazacağım.
Bunları irdeleyelim:

Ebeveynlik dersi:

1- Çocuklar doğmadan önce size:
İstediğin zaman uyuyacağım,istediğin zaman yemek yiyeceğim,istediğin zaman susacağım, istediğin zaman konuşacağım,istediğini konuşacağım,istediğinle sevişeceğim gibi sözleri vererek doğmuyor.
Haddinizi bileceksiniz.

Ebeveynlik dersi:

2- Çocuklarınızın yapacakları için onay makamı değilsiniz.
Siz onlar üzerinde otorite kurup da onları özne halinden nesne halinde imajinasyon yaratmayacaksınız. Çocuklar ebeveynlik kurumun nesnesi değildir.
Haddinizi bileceksiniz.

Ebeveynlik dersi:

3- Çocuklarınızı siz veya birileri olmadan yaşayamayacak şekilde yetiştirmeyeceksiniz.
Kendi ayakları üzerinde duracak şekilde yetiştirmek tek sorumluluğunuz.
Onlarla ev arkadaşı olacaksınız.
Misafir değiller.
Unutmayacaksınız.

Ebeveynlik dersi:

4- Yaptıklarınızı onların size minnet etmesi için yapmayacaksınız.
Size bağlı olmaları için yapmayacaksınız.
Dünyaya getirmek sizin kararınızdı.
Borçlu olan sizsiniz.
Onlar değil.

Ebeveynlik dersi:

5- Onlara isteklerinizi yaptırmak için:
a- Beni seviyorsan/ beni üzmek istemiyorsan vb. tehditleri kullanmayacaksınız.
b- Harçlık vermem vb. tehditleri kullanmayacaksınız.
c- Ceza vermeyeceksiniz.

Çocuklar arzularınızı yerine getirecek bir sözü olmadığı gibi onları koşullandırma psikolojisiyle acıtasyon yaparak tecavüz etmeyeceksiniz.

Ebeveynlik dersi:

6- Ebeveyn olarak doğmadınız.
Kendinizi uzaydan gelmiş gibi hissetmeyeceksiniz.
Kendi çocukluğunuzu/gençliğinizi  oturup düşüneceksiniz.
O zamanki hislerinizi birebir hatırlayacaksınız.
Çünkü o zaman ebeveynlerinizden nefret etme nedenlerinizi aynen yapıyorsunuz. Ebeveynlik kişilik diye ayrı bir özne değildir. Ve ebeveynliğin ömrü çocuk ayağa kalkana(psikomotor olarak) kadardır. Doğaya bakın. Haddinizi biliniz.

Ebeveynlik dersi:

7- Sevgi/ ilgi övgü bağımlısı yapmayacaksınız.
Mutluluğu "kazanma" olarak öğretmeyeceksiniz.
Sonunda kazanç/ kayıp olmayan oyunlar bulun.
Yarış olmasın. Hazcılığa soyunmayın.
Her zaman yenilmeyin.
Yenilmenin de edep olduğunu anlatınız.
Önemli olanın oynamak olduğunu öğretin.
Tabi önce kendi egonuzu yok edin.

Ebeveynlik dersi:

8- Çocuklarınızın seks hayatının otoritesi değilsiniz. Doğum kontrolünü ve korunmayı öğretin. Gerisi sizi ilgilendirmiyor. Onlar kendileri öğrenir.


Ebeveynlik dersi:

9- "Millet ne der" diye sapkın bir yaşantı yaşayabilirsiniz. Ama çocuklarınıza ne dedikleri sizi ilgilendirmiyor.
Millet otoritesini empoze etmeyin ve özgür bırakın onları.
Çocuklarınız böyle sapkın bir yaşantı yaşamak zorunda bırakma hakkınız yok.

Ebeveynlik dersi:

10- Kız- erkek çocuklarınıza farklı şeyler öğretmeyeceksiniz.
Farkı sınırlar belirlemeyeceksiniz.
Farklı oyunlar oynatmayacaksınız.
İnsan olmayı öğreteceksiniz.
Ama önce insan olacaksınız.
Ebeveyn değil.
Kadın/ erkek değil.

Ebeveynlik dersi:

11- Siz kendi dininizi, ideolojinizi ve tüm öğretilerinizi çocuklarınıza dayatmayın. Onları kendinize benzetme narsisizmini bırakın. Onlar neye inanıp neyi dünya görüşünü kabul edeceğine, karar vereceğine karışmayın. Her türlü dayatmanın tecavüz olduğunu unutmayın. Haddinizi bilin.

Ebeveynlik dersi:

12- Ebeveyn olmayı hayvanlardan öğreneceksiniz.
İnsanlardan değil.


Sonuç olarak bu örneklemler arttırılabilir. Bu yazı asla bir öfke ve karalama amacı taşımamakla beraber ebeveynlerin hatalarını göstermekte ve gereken dersi önemle incelemesi üzerinedir.  Temmenimiz; yeterli bilişsel farkındalık sağlamayan insanların çocuk yapmaması ve kendilerini düzeltmesi üzerinedir.  Çünkü Einstein' ın da dediği gibi "problemleri o problemleri yaratanlarla çözemezsiniz" üzerinedir.
Evet dünyayı değiştirmek ve yeryüzünün cennet gibi olmasını istiyorsak ilk önce kendimizden başlamalıyız. Çünkü toplum insanlardan oluşur ve bugün kü toplumu var eden insanın kendisidir. Ve eğer toplumun değişmesini istiyorsak kendimizden başlamayız. Saygılar.


KAYNAKÇA:

* @nagihansaka.twitter.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...