Ana içeriğe atla

EVRENİN GENİŞLEMESİ VE ATEİZMİN İDDİALARINA NET CEVAP:

EVRENİN GENİŞLEMESİ VE ATEİZMİN İDDİALARINA NET CEVAP:

Allah Kuran’da şöyle buyurur:

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. (51:47)

Ayet açık şekilde evrenin genişlediğini bildirmesine rağmen, uzunca bir süredir çeşitli ateist platformlarda asılsız iddialar gündeme getirilmektedir. Bir kısım ateistlere göre bu ayete “Biz (onu) genişleticiyiz” şeklindeki mana, sonradan verilmiş, 20.yy’dan önce yazılan tefsir kitaplarında bu durumdan hiç söz edilmemiştir. Buna göre ayetin asıl anlamı “biz rızık vermeye güç yetirenleriz” demek olup, Big Bang teorisinin keşfinden sonra ise, “Biz onu genişleticiyiz” şeklinde anlamlar verilmeye başlanmıştır. Bu (sözde) duruma göre ayet evrenin genişlemesine işaret etmediği için, bir Kuran mucizesi olarak değerlendirilemez.

Bu iddia karşısında yapılan araştırma neticesinde anlaşılmıştır ki, Big Bang teorisinden asırlar önce yazılan tefsir kitaplarında ayetin anlamı “genişleticiyiz” şeklinde çevrilmiştir. Miladi 12.yy’da Fahreddin Razi tarafından yazılmış ve İslam dünyasında derin etkiler bırakmış olan Tefsir-i Kebir’de Zariyat Suresi’nin 47.ayeti şöyle tebyin edilmiştir:

“Bu ifade ‘genişlik’ maddesindendir. Yani, ‘Biz o semayı, yer ve yeri kuşatan su ve hava, semaya ve onun genişliğine nisbetle, tıpkı çöldeki
bir halka misali olacak bir biçimde genişlettik’ demektir. (Fahreddin Razi,Tefsir-i Kebir,Huzur Yayıncılık,20.cilt s.386)

Görüldüğü üzere Big Bang’in keşfinden yaklaşık 700 yıl önce yazılmış bir tefsir kitabında, Kuran ayetinin anlamı “evrenin genişlemesi” olarak yazılmış ve o şekilde anlamlandırılmıştır. Bu durum ayetin evrenin genişlediğini bildirdiğinin açık ispatıdır.

Bir başka örnek ise 13.yy’da İranlı müfessir Nasıruddin el Beydavi tarafından yazılmış ve Türkçe’ye “Beydavi Tefsiri” olarak çevrilmiş olan tefsir kitabıdır. Big Bang teorisinin keşfinden 600 yıl önce kaleme alınmış olan bu eserde Zariyat Suresi’nin 47.ayeti hakkında şu açıklamalar yapılmıştır:

“Göğü kuvvetle bina ettik ve gerçekten biz, elbette genişletenleriz”. Musi’ gücü yetendir,vüs’den gelir ki takat/güç manasındadır. Musi’de harcamaya gücü yeten (zengin) demektir ya da göğü yahut onunla yerin arasını veyahut rızkı genişletenleriz, demektir. (Nasıruddin el Beydavi,Beydavi Tefsiri,Kahraman Yayınları,4.cilt s.113)

Yine İbn Kesir tefsiri olarak bilinen ve 14.yy’da yazılmış olan eserde, Zariyat Suresi 47.ayeti“Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve Muhakkak ki Biz, genişleticiyiz” şeklinde çevrilmiş ve şu bilgiler verilmiştir:

“Ve muhakkak ki Biz genişleticiyiz.» Onun köşe bucaklarını genişlettik. (İbn Kesir Tefsiri)

Önemli Not: Ortada ne Big Bang teorisi ne de evrenin genişlemesi gibi bilimsel gerçeklerin olmadığı, bilim düzeyinin oldukça geri olduğu bir dönemde yazılmış olan tefsir kitaplarında, ayetin tüm anlamları sıralanmıştır. Bu anlamlarından birinin de “evrenin genişlemesi” olduğu açıkça belirtilmiştir. Ateistlerin iddia ettiği gibi bu anlam Kuran meallerinde Big Bang’in keşfinden sonra değil, yüzyıllar önce yer almıştır.

Kuran Allah’ın sözüdür. Evrenin genişlediği bilimsel bir gerçektir ve Allah, sözü olan Kuran’da bunu belirtmiştir. Zariyat Suresi’nin 47.ayeti, Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunun yüzlerce delilinden birisidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i

Transhümanizm çağı: Üst insan mi oluyoruz?

 İnsanlık tarihimiz bugüne her türlü badireler atlatarak; önceleri hayatta kalma güdüsüyle daha sonra alet yaparak ve en sonunda doğaya hükmederek muhtelif yollardan geçmekle sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme duracak gibi de değildir. Hayatını kolaylaştırmaya doğru gelişme sağlayan yaralarını saracak teknolojiye gelinen noktada; insanlık tarihi ne kadar savaş gibi utanç verici kötülükler yaşıyor olmasına karşın beraberinde çok iyi işler de yapmaktadır. Yerleşik hayatla medeniyeti de oluşturan insan ırkı barbarlık ve hayvani benliğini de arkasında kısmen de olsa bırakarak hümanizmi benimsemiş ve insana değer vererek medeniyet öncesi karanlığı gerisinde bırakmıştır. Hümanizmle sosyal hayatı etik ve normlarla düzen sağlayan, bilim yapan insan ırkı; artık makinelerle iş yapmakta ve makinelerle birleşerek üst insan çağına giriş yapmıştır bu yüzyılımızda. Nedir bu üst insan çağı? Transhümanizm çağı.. Transhümanizmi ne olduğunu irdeleyerek bu üst insan modelimizin ne olacağını göre