Beynimizin
içerisinde yalnızız dediğimizde beynimizde "ben" den kaç tane
olduğuna göre değişen bir yalnızlığı var.
Beynimizin
içerisinden en az 3 tane ben vardır.
Freud’un yapısal kuramını
baz alacak olursak:
Id,ego ve
süperego denilen bu ben-likler kendi aralarında gerçekliği yorumlar ve bir
sonuca bağlayıp şuura iletir.
Bu 3
benliği tanıyalım. Kimdir bu 3 benlik?..
1-) ID; bizim hayvanlık olarak nitelendirdiğimiz
ilkel benliğimizdir. Hazla doymaya kodlanmış bir benliktir. İstedikleri yemek,
cinsellik çok basit ve insanın en temel fizyolojik ihtiyaçları ile doyan bir
benliktir.
Yani
gerçekliği fayda ile yorumlayan benlik id'tir.
Egoya
gelmeden önce süperegoya bakalım.
2-) SÜPEREGO; gerçekliğin ne olması gerektiğiyle ilgilenen benliktir. Yani hazla
veya başka bir şeyle doymaz. Bu benliğe vicdan da diyebilirsiniz. Ne olması
gerektiğini düşünür. Ne yapmalıydım? Ne olsaydı doğru, ne olsaydı yanlış
olurdu?..
İd'in
hedonistik bakışının süperegonun püriten bakışıyla tam bir zıtlığı var.
İşte
ego burada devreye giriyor..
3-) EGO ise bu ikisi( id ve süper ego) arasında hakemlik yapan ve
şuura son yorumu iletmekle mükellef olan benliğimizdir.
Yani
sizin en çok taklidinizi yapan, sizin kararlarınıza benzeyen kararları veren
egodur.
Ego,
benlikler arasındaki anlaşmanın son imzasını atar.
Egoyu
dinleyerek, yani içinizde ki dünyayı egonun varsayımıyla var saydığınız bir
dünyada yaşıyorsunuz.
Peki
ego kimle konuşur? Yani bu imzalanmış gerçeklik yorumu kime ileterek içimizde
ki dünyayı oluşturur?
İd
sizin olmak istediğiniz benliktir.
Süper
ego sizin olmanız gereken benliktir.
Ego
ise olduğunu iddia eden bir benliktir.
Bu 3
benliğin ortaklaşa vardığı sonuç şuura iletiliyor.
Yani
içerde en az 4 kişi var..
Gelelim;
beynimizin dışında olduğuna dair yorumladığımız, gerçek olduğunu inandığımız
dünyaya..
Beynimizin
dışında gerçek bir dünya olduğuna dair elimizde mantıklı bir veri olamaz.
İd, süper
ego ve sentez görevinde bulunan ego dışarıdan gelen verileri enformasyona dönüştürerek
şuurda bir görüntü/pencere açılır ve biz bu görüntüye bakarak dünyayı öyle yorumlamış
haliyle görürüz.
Çünkü
biz egomuzu dinliyoruz ve egomuz beynimiz dışında bir dünya var diyor. Onun
yorumuyla, ona güvenerek biz, dışarda bir dünya var diyoruz. Buna da
realizm denilir.
Beynimizin
dışında bir dünya olduğuna inanılır. Hepimiz realist bireyler olduğumuzu
söylemekteyiz. Ancak dışardaki dünyayı bilmek, bizim taklidimizi yapan 3 tane
benliğin üzerine mutabık kaldığı sonuçtan başka bir şey değil...
Yani
realist olduğumuzu düşünürken egoist olduğumuz sonucuna varıyoruz. Bu da
egomuzun bize söylediği bir şeydir.
Peki
biz neden egoyu dinleyerek beynimiz dışında bir dünya olduğunu ve bu dünyanın
da bizim gördüğümüze benzediğine inanıyoruz?
Bunun
nedeni birazcık iz bırakma güdüsüyle ilgilidir.
Bildiğiniz
tek şey beynimizde 4 kişi var ve dört kişi de düşündüğünüzü sandığınız kişiler
değil. Dolayısıyla hiçbirine güvenemezsiniz. Bu yüzden beyninizin içerisinde
yalnızsınız..
Yorumlar
Yorum Gönder