Ana içeriğe atla

Evrim ve Darwin hakkında bilinen yanlışlar

19. yüzyılın en önemli bilim insanlarından olan Charles Darwin, aynı zamanda tarihin çok yanlış anlaşılmış figürlerinden biridir.
Hakkında bugün dâhi pek çok şey söylenen, addedilen, kimi zaman övülen, kimi zamansa yerilen bir isim Charles Darwin...

Peki gerçekten de onunla ve türlerin kökenine dair teorisiyle ilgili yeterli bilgiye sahip miyiz? Yoksa birincil kaynaktan değil de farklı kaynaklardan mı biliyoruz?
Evrim tam olarak nedir? Evrim maymunlardan geldiğimizi mi beyan eder?

Bu yazımda Darwin'e atfedilen ve onun şu meşhur teorisi olan evrim teorisi üzerinden doğru diye bilinen yanlışlara furkan anlayışıyla değineceğiz.

Darwin evrim teorisini teorize eden ilk kişidir, insanoğlunun maymunlardan evrildiğini söylemiştir, tanrının varlığını reddetmiştir gibi cümleleri hangi yöne kulak kabartsak duyar hâle geldik. Peki tartışmalarda kendimize güvenerek öne sürdüğümüz bu savlar ne derece doğru?

Darwin'in kuramıyla ilgili en büyük yanlış anlaşılma şüphesiz ki insanların maymunlardan evrildiği düşüncesidir. Üstelik konuyu bu şekilde anlayan insanların sıklıkla şu cümleyi kurduğuna şahit olmuşuzdur: "Eğer insanlar maymunlardan evrildiyse, neden hâlâ maymunlar var?" Gerçekten Darwin teorisinde öyle bir iddiada mı bulundu yoksa bu bir martaval mı?

EVRİME GÖRE İNSANLAR MAYMUNLARDAN GELMİŞTİR YANILGISI

Evrime göre "insanlar maymundan gelmedir" diye bir algı var. Bu elbette yanlış. Darwin, türlerin tek bir atadan evrildiğini söylerken bu atanın maymun olduğunu söylemez. Zira bilinen ilk yaşam formları bakterilerdir. Ve türler arasında bir doğal seçilim olduğu her türün bir sınıf olup bu türler tek bir yapıdan bir atadan geldiğini kitabında okuyup bilmekteyiz.

Darwin'in 1871 yılında kaleme aldığı "İnsanın Türeyişi" isimli kitabı incelediğimizde şu cümleleri sarf ettiğini görürüz:



"Rastladığım benzerlikler beni bir adım daha öteye taşıdı ve mevcut tüm canlıların tek bir prototipten türediği sonucuna vardım. Yaşayan tüm şeylerin sayısız ortak noktası vardır; kimyasal kompozisyonları, jerminatif kesecikleri, hücresel yapıları ve büyüme ve çoğalma yasaları birbirine oldukça benzerdir."

Bu açıklamaya dayanarak, rahatça söyleyebiliriz ki Darwin'in insan ve maymunlar arasındaki benzerliğe dayanarak anlaşılır şekilde açıklamaya çalıştığı teori, zaman içerisinde çarpıtılmıştır. Maymunlar ve insanların ortak ataya sahip canlılar olması gerçeği, insanların maymunlardan evrildiği şeklinde yanlış yorumlanmıştır.
Daha anlaşılır biçimde ifade etmek gerekirse, maymunlar ve insanlar arasındaki ilişki ebeveyn ve evlat ilişkisine değil, kuzen ilişkisine benzemektedir.

EVRİM GÖZLENEBİLİR BİR ŞEY DEĞİLDİR YANILGISI 

Evrimin en gözle görülebilir kanıtları fosillerdir. Bunun dışında çevre şartlarının değişmesiyle beraber mikro evrim sürekli olarak devam etmektedir. Lenski deneyi ile de laboratuvarlarda E.coli’lerin evrimi gözlenmiştir

EVRİM OLGUSUNUN İLK FİKRİ DARWİN'İN Mİ?

Bir başka yanlış bilgi ise Darwin'in evrim teorisini şekillendiren ilk bilim insanı olduğudur.

İşin aslında Darwin'in döneminde dâhi evrimsel biyoloji yeni bir dal değildi. Evrime dair ilk teoriler bilindiği kadarıyla MÖ 7. yüzyıla uzanmaktadır. Günümüze yaklaştığımızda ise evrim teorisinin Darwin'den önce Katolik bilim insanı Jean-Baptiste Lamarck tarafından öne sürüldüğünü görürüz. Böyle bir yanlış bilginin nasıl olup da yayıldığını anlamak ise kolaydır: Evrim teorisinden söz eden ilk insan Darwin değilse de, tüm türlerin tek bir ortak atadan gelmiş olabileceğini ilk öne süren bilim insanı odur.

Darwin evrim kuramını teorize eden düşünür olarak bilinir lakin bu görüş daha önce Lamarck tarafından da ileri sürüldüğünü söyledik. Ve hatta bazı kaynaklara göre, Darwin'den çok önce -bin yıl kadar önce- müslüman düşünür Basralı el Cahiz'in Hayvanlar Kitabında Darwin'inkine çok benzer görüşler ortaya koyduğu söylenir.

Bununla ilgili bilgi bbc de var. Bunların dışında, Darwin türlerin doğal seleksiyon yoluyla evrildiğini söyler. Bunu 5 yıl süren Beagle gemisinde yaptığı gözlemler sonucu ortaya koymuştur. Türler doğal koşullara bağlı olarak evrilirler. (doğal seleksiyon) Doğal seleksiyon, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların diğer elverişsiz organizmalara göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak da genlerini yeni kuşaklara aktarabilme yoluyla çalışan evrimsel mekanizma olarak tanımlanır. Yani türler koşullara uyum sağlayabildikleri ölçüde yaşama ve üreme şansları daha yüksektir. Uyum saglayamayanlar ise elenip yok olurlar.

Evrim fikrinin Darwin'den önce yaşayan  ve aralarında müslüman bilim insanların iddiası da olduğuna dair makalemi okumak için;

https://thegeniusboy35.blogspot.com/2018/12/evrim-ve-kuran.html?m=1

EVRİMİ KABUL EDEN DİNDEN ÇIKAR YANILGISI

Öncellikle evrim teorisi sadece canlıların ötekilerden ayırt eden biçimsel ve yapısal karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir dizi değişme olayı ile canlılar arasında ki değişkenlerinin korelasyonunu açıklayan bir biyolojik saptamadır. Darwin bu korelasyonları açıklarken tümevarım tekniğiyle canlıların ilk yapılarına kadar inmiştir. Evrim Tanrı konusunda üzerinde bir yordama yapacak pozisyonunda değildir.  Ve evrim ya da bilim ilk atanın ilk canlı olusunu nasıl bir güç veya ilimle olacağını bilemez. Çünkü bilim sadece gözlemlediği şeylere bakıp metafizik hakkında bir şey söylemez. Ha kendisini sadece bilimci ya da başka bir ideolojiyle sınırlandıran kişiler bunu söylebilirler. Lakin bu sadece bir yorum olur.

Peki din evrim teorisine ne diyor?


Kuran'ı Kerim'de insan süresinin 1.ayetinde "insan üzerinde anılmaya değer bir varlık değil iken üzerinden uzun yıllar geçmemiş midir"
diyor. Buradan insanın biçimden biçime yani evrimden evrime tezahür edildiği öngörülebilir. Ayet apaçık.

Nuh 14.)Ve O, sizi halden hale (çeşitli hallerden) geçirerek yaratmıştır.

Nur 45 Ve Allah, bütün hayvanları sudan yarattı. Onların bir kısmı karnı üzerinde, bir kısmı iki ayağı üzerinde, bir kısmı da dört ayağı üzerinde yürür. Allah dilediği şeyi yaratır. Muhakkak ki Allah, her şeye gücü yetendir.

Bu ve benzeri ayetlerden evrime işaret edildiği ve Allah'ın yaradılışı evrim süreçlerine bağlı kılması bir inanan için hiçbir sakınca yoktur. Canlılık nasıl başladıysa hangi atadan oluştuysa da her şeyi yaratan ve yaratma sürecini işleten yine Allahtır.

Allah'ın emri olan ve kullarını bilime teşvik eden bir ayeti yazmak istiyorum.

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir." (29-Ankebut 20)

Darwin ayetin "emrini yerine" getirip dünyayı dolaşarak evrim teorisini geliştirmişti. Çok ilginç!

Konuyla ilgili ve detaylarıyla evrimin Kuran'la çelişmediğine dair bir yazıyı buraya bırakıyorum. Dileyen okuyabilir:
 http://www.evrimvar.com/

DARWİN'İN ATEİST OLDUĞU YANILGISI 

Darwin'in ateist olduğu söylemi içi boş bir safsata olmakla beraber, bir temele dayanmayan yüzeysel bir perspektifle lanse edilen gerçeği yansıtmayan bir iddia.

Kendisini daha cok agnostisizme yakın görür ve hatta Türlerin Kökeni'nde "yaratıcı" kelimesini de kullanır. Bknz;



Evrim Teorisi'nin bilimsel kurucusu Darwin din ve tanrı ile ilgili görüşleri, ömrü boyunca değişmiştir. Bir papaz olma hayalindeki genç doğa bilimcisi, İncil'deki Yaratılış Efsanesi'ni ispatlamak için 5 yıllık bir gemi seyahatine çıkmış ve bu süreçte doğanın işleyişine yönelik görüşleri sürekli değişen Darwin, genel olarak din ile bilim arasında bir uyuşmazlık olmadığını, ikisinin ayrı alanlar olduğunu düşünmektedir. Bunu, şu sözlerle ifade etmiştir:

"Bir insanın hem evrimi savunup, hem teist olabileceğini kabul etmemek, ciddi derecede absürttür."

Evrim teorisinin teizmle daha doğrusu Kuran'ı Kerim'le çelişmediğine dair makalemi buradan okuyabilirsiniz: https://thegeniusboy35.blogspot.com/2018/12/evrim-ve-kuran.html?m=1

Darwin'in ateist olmadığına dair bir diğer bilgi de burada;



1881 yılında, ölümünden sadece 1 sene önce Aveling tarafından aktarılan, Büchner ve Muhterem John-Brodie Innes ile yemek sırasında söylediği şu sözden de anlayabiliyoruz:

"Kendinize neden ateist diyorsunuz? Tanrı'nın var olduğuyla ilgili şiddetli ısrarların doğru olmadığını bildiğinizi biliyorum. Ben de, düşünce olarak size tamamen katılıyorum. Ancak kelime olarak ateisttense, agnostiği tercih ederim. Biliyorum ki agnostisizm ateizmin kibar halidir ve ateizm de agostisizmin agresif halidir. Ancak neden bu kadar öfkeli olmak zorundasınız? İnsan kitlelerinin akıllarına bu fikri dayatmanın verdiği bir kazanç var mıdır? Dinin kanıtlarla desteklenmediğini kabul ediyorum ve 40 yaşıma gelene kadar Hıristiyanlık'ı asla terk etmemiştim. Dönüşümüm çok yavaş bir şekilde tamamlandı."

Ateist olmakla yaşadığı dönemde de çokça suçlanan Darwin, bu suçlamaları yazdığı mektuplarda ve otobiyografisinde reddetmiştir. Darwin'in cevabı kısaca şu şekilde;

"Bir Tanrının mevcudiyetini reddetmediğim için ateist olduğum söylenemez; benim durumum için agnostik kelimesinin kullanılması çok daha yerinde olacaktır."

Darwin'in bunu söylemesi oldukça mantıklıdır, çünkü bir bilim insanı olarak elinde kesin kanıtlar bulunmadıkça net yargılara varmanın doğru olmayacağının kendisi de farkındadır.

KAYNAKÇA:

●https://www.google.com/amp/s/amp.onedio.com/haber/767021

●https://www.google.com/amp/s/evrimagaci.org/charles-darwinin-dini-inanci-neydi-din-ve-tanri-ile-ilgili-gorusleri-nelerdi-342/amp

●https://www.google.com/amp/s/evrimagaci.org/charles-darwinin-dini-inanci-neydi-din-ve-tanri-ile-ilgili-gorusleri-nelerdi-342/amp

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...