Ana içeriğe atla

Kezban

 "Kezban", kadınları aşağılamak için kullanılan mizojinist bir kavramdır. Başlarda köyden kente gelen kadınlar için kullanılan bu sözcük zamanla erkeklerin kadınlarda görmekten hoşlanmadığı bütün özellikleri kapsar hale gelmiştir.(bkz. Cem Şancı, Kezbanizm)



"Kezban" kavramı büyük ölçüde, cinsel açıdan kendini özgürleştirememiş kadın imgesi etrafında oluşur. Cinsel serbestliğe geçiş sürecinin hızlandığı toplumlarda/dönemlerde kadınlara yönelik "kezbanlık" suçlaması genellikle artar. 
ABD'de 1960'larda "cinsel devrim" sırasında taşradan çok sayıda genç kadın kentlere gelip bu furyaya katılmıştı. Ancak hem bu kadınlardan, hem de kentli kadınlardan bir çoğu erkeklerin onları sadece cinsel obje olarak kullanmak istediğini görüp hayır demişti.

Bu kadınlar dönemin erkekleri tarafından cinsel tutuculukla, "kezban"lıkla suçlandı. İlişkilerde sorumluluk almayan, her an keyfi olarak ilişkiyi bırakıp gidebilen hippiler kadınlardaki en küçük bir duygusal bağlanma eğilimini "kezban"lıkla e-ş-leştiriyorlardı.

"Kezban"lıkla ilgili sayılabilecek diğer bir tartışma 1980'lerin başlarında feministler arasındaki "seks savaşları"nda pro-sex(seks-pozitif) feministlerin "seks-negatif" olarak adlandırdıkları feministleri bir tür "kezban"lıkla, cinsel muhafazakarlıkla suçlamasıydı.

 1990'larda 3. dalga feminizm 2.dalga feminizmi cinsellik, makyaj, kadınsılık vb. konularda Viktoryen, katı bir ahlaka sahip olmakla, "kezban"lıkla eleştirdi.

 Günümüzde 2. dalga feminizme karşı "kezban"lık suçlaması devam ediyor; kadınları güçsüzleştirici "sıradışı" cinsel pratikleri eleştiren 2. dalga feministler "kezban seksi", "vanilya seksi" yanlısı olmakla suçlanıyor. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i

Transhümanizm çağı: Üst insan mi oluyoruz?

 İnsanlık tarihimiz bugüne her türlü badireler atlatarak; önceleri hayatta kalma güdüsüyle daha sonra alet yaparak ve en sonunda doğaya hükmederek muhtelif yollardan geçmekle sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme duracak gibi de değildir. Hayatını kolaylaştırmaya doğru gelişme sağlayan yaralarını saracak teknolojiye gelinen noktada; insanlık tarihi ne kadar savaş gibi utanç verici kötülükler yaşıyor olmasına karşın beraberinde çok iyi işler de yapmaktadır. Yerleşik hayatla medeniyeti de oluşturan insan ırkı barbarlık ve hayvani benliğini de arkasında kısmen de olsa bırakarak hümanizmi benimsemiş ve insana değer vererek medeniyet öncesi karanlığı gerisinde bırakmıştır. Hümanizmle sosyal hayatı etik ve normlarla düzen sağlayan, bilim yapan insan ırkı; artık makinelerle iş yapmakta ve makinelerle birleşerek üst insan çağına giriş yapmıştır bu yüzyılımızda. Nedir bu üst insan çağı? Transhümanizm çağı.. Transhümanizmi ne olduğunu irdeleyerek bu üst insan modelimizin ne olacağını göre