Dünya Sovyetler Birliği'nin Eksikliğini Ziyadesiyle Hissediyor
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasının ardından, dünya sistemi radikal bir dönüşümden geçti. Bir yanda kapitalist Batı’nın hegemonyası daha da güçlenirken, diğer yanda Sovyetler’in sağladığı anti-emperyalist denge ve sosyalist alternatif ortadan kalktı. Bugün, bu eksiklik çeşitli boyutlarda hissedilmektedir. Bu makale, Sovyetler Birliği’nin yokluğunun dünyaya etkilerini ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel açılardan inceleyerek, bu eksikliğin ne anlama geldiğini tartışacaktır.
1. Anti-Emperyalist Denge Unsuru
Sovyetler Birliği, Soğuk Savaş boyunca dünya siyasetinde bir denge unsuru olarak görev yaptı. Özellikle ABD ve Batı bloğunun küresel hegemonyasına karşı bir alternatif sunarak, bağımsız ülkelerin kendi yollarını çizebilmeleri için bir alan açtı. Sovyetler Birliği’nin olmadığı günümüz dünyasında, ABD’nin tek kutuplu hegemonyası nedeniyle askeri müdahaleler, işgaller ve siyasi müdahaleler olağan hale gelmiştir. Örneğin Irak (2003), Libya (2011) ve Suriye’deki (2011-günümüz) Batı müdahaleleri, Sovyetler’in olmadığı bir dünyada daha kolay uygulanmıştır. Sovyetler, varlığıyla dahi emperyalizmi sınırlıyordu.
2. Bağımsızlık Mücadelelerinin Desteklenmesi
Sovyetler Birliği, 20. yüzyılda Asya, Afrika ve Latin Amerika’da bağımsızlık mücadelelerine verdiği destekle bilinir. Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığı, Vietnam’ın ABD işgaline karşı direnişi ve Güney Afrika’daki Apartheid rejimine karşı verilen mücadele, Sovyetler’in aktif desteği sayesinde mümkün olmuştur. Bugün ise bu tür mücadeleler, Batı hegemonyasına karşı direnememekte ve ya sömürü ilişkilerine entegre olmakta ya da çökmektedir.
3. Ekonomik Adalet ve Sosyalist Alternatif
Sovyetler Birliği, kapitalist sistemin adaletsizliklerine karşı sosyalist bir model sundu. Özellikle işçi hakları, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda, Sovyet modeli tüm dünyaya ilham verdi. Sovyetler’in yokluğunda, neoliberal politikalar küresel olarak yaygınlaştı ve bu durum gelir eşitsizliğini artırdı. Bugün dünya nüfusunun %1’i, toplam servetin %50’sinden fazlasını elinde bulunduruyor. Sovyetler’in sağladığı sosyalist alternatif, kapitalizmin sınırlandırılmasında kritik bir rol oynuyordu.
4. Silahsızlanma ve Barış Politikaları
Sovyetler Birliği, ABD ile birlikte silahsızlanma anlaşmalarının başlıca tarafıydı. 1963’teki Nükleer Denemelerin Yasaklanması Antlaşması ve 1972’deki SALT Anlaşmaları, küresel silahlanma yarışını kontrol altında tutmayı hedefliyordu. Sovyetler’in dağılmasının ardından bu dengeler bozulmuş, ABD liderliğindeki silahlanma yarışları ve NATO’nun genişlemesi dünyayı daha tehlikeli bir yer haline getirmiştir.
5. Bilimsel ve Teknolojik Gelişme
Sovyetler Birliği, bilim ve teknoloji alanında da dünya tarihine büyük katkılar yapmıştır. 1957’de Sputnik’in uzaya gönderilmesiyle başlayan uzay yarışı, insanlığın bilimsel ufkunu genişletmiştir. Sovyetler, bilimsel araştırmaları devlet politikası haline getirerek bu alanın ticarileşmesinin önüne geçmiştir. Günümüzde ise bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler büyük ölçüde özel şirketlerin kontrolüne geçmiş, insanlığa faydadan çok ticarileşmeye hizmet eder hale gelmiştir.
6. Halkçı Eğitim ve Sağlık Sistemleri
Sovyetler Birliği, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamayı bir öncelik haline getirmişti. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik ücretsiz ve erişilebilirdi. Bu sistem, dünyanın pek çok ülkesinde sosyal refah politikalarının yayılmasına öncülük etti. Bugün bu hizmetler, neoliberal politikalar nedeniyle özelleştirilmiş ve geniş kitlelerin erişiminden uzaklaştırılmıştır.
Sonuç
Sovyetler Birliği, dünya düzenine kattığı denge, sosyalist alternatif ve halkçı politikalarla küresel sistemi dönüştürme gücüne sahipti. Bugün Sovyetler’in eksikliği, özellikle ABD liderliğindeki kapitalist-emperyalist sistemin kontrolsüzlüğüyle daha net hissedilmektedir. Gelir eşitsizliği, savaşlar, çevresel krizler ve sosyal adaletsizlikler, Sovyetler’in yokluğunda artış göstermiştir. Bu nedenle, dünya, Sovyetler Birliği’nin eksikliğini her geçen gün daha fazla hissetmektedir.
Kaynakça
1. Chomsky, N. (2003). Hegemonya mı Hayatta Kalma mı: Amerika’nın Küresel Hakimiyet Arayışı. Henry Holt and Company.
2. Halliday, F. (1983). İkinci Soğuk Savaşın İnşası. Verso.
3. Piketty, T. (2014). 21. Yüzyılda Kapital. Harvard Üniversitesi Yayınları.
4. Gaddis, J. L. (2005). Soğuk Savaş: Yeni Bir Tarih. Penguin Press.
5. McDougall, W. A. (1985). Gökyüzü ve Dünya: Uzay Çağının Politik Tarihi. Basic Books.
6. Figes, O. (2007). Fısıltılar: Stalin Rusya’sında Özel Hayat. Picador.
Yorumlar
Yorum Gönder