Ana içeriğe atla

Kuran bilime teşvik ve yol gösterir

"Ey iman sahipleri,ey ilim sahipleri,ey akıl sahipleri,ey takva sahipleri diye hitap eden Kuran'ı Kerim'in bilime nasıl teşvik ettiğini,bilime nasıl yön gösterdiğini incelip irdeleyeceğiz.

KUR 'AN VE AKIL
Kuran İnsanları Düşünmeye teşvik ediyor.

Kuran'da düşünmeye teşvik eden 700 den fazla ayet bulunuyor. Aklın önemine daha fazla vurgu yapan başka bir metin yok.
Kuran ayetleri Allah'ın gönderdiği ayetleri ve evrende yarattığı delillerin üstüne akıl yürütmesini söyler.

Kuran’da; 275 yerde “düşünmüyor musunuz, akıl erdirmiyor musunuz?” diye sorulmakta,
200 yerde “düşünme ve tefekkür” emredilmekte,
670 yerde de “bilgi ve bilime teşvik”ten bahsedilmektedir.
  İslamiyet, akla olduğu gibi bilime ve öğrenmeye de büyük önem verir.
Kur’an’ın ilk inen ayetleri, “Oku!” emriyle başlamaktadır.
Ayrıca bu ayetlerde bilimin ve bilginin, öğrenmenin simgesi olan kaleme vurgu yapılmaktadır. Bunlar, dinimizin bilime verdiği önemi göstermesi açısından dikkat çekici örneklerdir. Kur’an-ı Kerim’de bilim öğrenmeyi teşvik eden, (b)ilim insanları öven birçok ayet vardır, örneğin bir ayette, “… eğer bilmiyorsanız bilenlere sorun.” buyrularak insanlar bilmedikleri konuları öğrenmeye yönlendirilir. Başka bir ayette de “… Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? …’’ifadesiyle bilginin insana üstünlük kazandıran bir olgu olduğuna dikkat çekilir. Sevgili Peygamberimiz diye atfedilen birçok hadislerde Müslümanları bilime ve öğrenmeye yönlendirmelerde mevcuttur, örneğin bir hadiste, “İlim öğrenmek, kadın ve erkek bütün Müslümanlara farzdır.” buyurmuştur.


Kuran Bilgiyi Yüceltir. 

Bakın Kuran-ı Kerimde ne diyor yüce Allah.
-Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?
Zümer 9

-Allahım ilmimi arttır de.
Taha 114

-Sakın ha cahillerden olma.
En'am 35

  KUR'AN VE BİLİM

Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah’ın yaratış sanatını keşfederek insanlığa açıklamanın yollarından biri ise “bilim”dir. Dolayısıyla din, bilimi Allah’ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder.

20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Albert Einstein’ın da söylediği gibi “dinsiz bilim topaldır”, yani dinin yol göstermediği bilim ilerleme gösteremez, kesin sonuçlara ulaşması çok zaman alır ve hatta çoğu zaman sonuç alınması mümkün olmaz.

İslamın Bugüne Kadar Olan Bilim Tarihçesi

Bazı kişiler dine olan önyargıları sebebiyle aklı hiçe sayarcasına dinin bilime engel olduğunu ve ikisinin bir yerde olamayacağını savunurlar. Bu düşünce bağnaz/yobaz anlayış için belki doğrudur. Örneğin dejenere olmuş hristiyanlıkta bilime karşı çıkılmış, insanlar kitap okuyor diye yargılanmış ve diri diri yakılmıştır. Bunun üzerine Avrupa’da bilim adamlarınca dine karşı bir düşmanlık ve karşı koyma görülmüş, kiliseye karşı bir savaş açılmiş, din bilim ve hayattan uzaklaştırılmıştır. Bu onlar için geçerli bir sebeptir. Peki bizler için yani islam Ülkeleri içinde öyle mi olmalıdır?

Günümüzde İslam Ülkeleri, Kuran’da ki gerçek İslam’dan uzaklaşıp, bağnaz bir müşrik sistemle iç içe yaşadıkları için bilimden uzak kalmışlardır. Geçmişe dönüp baktığımzıda İslam tarihinin altın çağında bilimi yaşayanlardan birkaç örnek vermek istiyorum;


El-Kindi, Einstein'dan 1100 yıl önce 800 yılında, izafiyet teorisi ile uğraşır, Akşemseddin Pasteur ’dan 400 sene önce mikrobu bulmuştur. Ebul-Vefa Trigonometri’de tanjant, cotanjant, sekant, kosekant ’ı bulan büyük alimdir. Ebu Kamil Şü’ca Avrupaya matematiği öğretmiştir.Battani Trigonometrinin kaşifidir.İbn Firnas Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirmiştir. İbni Sina eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutmuştur. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır.
Piri Reis 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizmiştir ve Galile dünya dönüyor diye engizisyonda yargılanırken ondan yüzyıllarca önce Biruni dünyanın çevresini hesaplamış ve dönüşünü açıklamıştır.

  İslam bilim tarihinden 10’uncu yüzyılda Müslüman bir kadın astronom
MÜSLÜMAN kadın bilim insanı, astronom ve mühendis Meryem El İcliyye El Usturlabi (10’uncu yüzyıl), zamanının GPS görevini gören Usturlab isimli cihazı üst düzey hassaslıkta tasarlayanların öncülerinden sayılır. Usturlab; gök cisimlerinin konumlarının belirlenmesinden kıblenin tespitine, namaz vakitlerinin belirlenmesinden bulunulan yerin konumunun belirlenmesine kadar birçok pratik problemde kullanılan önemli bir astronomik cihazdır. Batı’da kadınlar 19’uncu yüzyıla kadar üniversitelerde iş bulamazken, Müslüman âlim İbn Asakir’e (1106-1175) göre Ortaçağ İslam coğrafyasında kadınlar erkeklerle eşit şekilde eğitim alabiliyor, âlim unvanı kazanabiliyor, eğitim kurumlarında ders verebiliyorlardı. Asakir, kendisinin 80 kadar Müslüman kadın âlimin dersini dinlediğini kaydetmiştir.

Bu isimlerin hepsi Müslümandı ve o devirdeki Avrupa’nın yüzyıllarca ilerisindeydi. Buda gösterir ki İslamiyet hiçbir zaman bilime engel olmamış aksine teşvik etmiştir.

 Nobel Ödülünde Hangi Ayetler Okundu

Müslümanların, Kuran’ın söz konusu ayetlerinin gereğini yerine getirmemelerini ve bilimden uzak kalmalarını sıkça eleştiren Nobel ödüllü Müslüman fizikçi Abdus Salam (1926-1996) şöyle söylemiştir: “Kuran, âlimlerin, yani bilgi sahiplerinin ve kavrama yeteneğine sahip olanların üstünlüğüne vurgu yapar ve şöyle sorar: ‘Bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?’ Kuran’daki yedi yüz elli ayet (neredeyse Kuran’ın sekizde biri) inananları doğayı incelemeye, üzerine düşünmeye, nihai gerçeklik arayışında akıldan en iyi şekilde yararlanmaya, bilgi edinmeye ve bilimsel anlayışı toplum hayatının bir parçası yapmaya teşvik eder.”
Abdus Salam, Nobel ödülünü alırken küçük yaşlardan itibaren kendisini bilimsel araştırmalara sevk eden şu ayetleri okumuştur: “O, yedi göğü eşsiz bir uyum içinde yaratmıştır; Rahman’ın yaratışında bir düzensizlik göremezsin; haydi, çevir gözünü de bir bak bakalım. Bir kusur ve başıboşluk görebilecek misin? Sonra tekrar tekrar çevir gözünü de bir bak; bakışın yılgın ve bezgin bir şekilde sana geri dönecektir.”
(Mülk suresi 3-4)

Şimdi Kuran'ın bizi nasıl bilime teşvik ettiğini ayetlerle görelim;


BİYOLOJİ
Ve hiç tereddütsüz, kesin inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice alâmetler/göstergeler.  (Zariyat Suresi 21. ayet)
ASTRONOMİ/KOZMOLOJİ
-“Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.” “Yemin olsun o dönüşlü (halden hale giren) göğe!” (Enbiyâ, 33) (Târık, 11)
- Üzerlerindeki göğü nasıl kurduğumuza ve süslediğimize bakmazlar mı? Bir çatlağı da yoktur onun.” (Kaf suresi 6)
FİLOLOJİ
Yine göklerin ve yerin oluşturuluşu, dillerinizin ve renklerinizin değişikliği O’nun alâmetlerinden/ göstergelerindendir. Şüphesiz bunda bilginler için nice alâmetler/ göstergeler vardır.  (Rum Suresi 22. ayet)
FİZİK
“… Ne göklerde, ne de yerde zerre ağırlığınca (bir şey) O’ndan gizli kalmaz ve ne bundan daha küçük, ne de daha büyük hiçbir şey yoktur ki, apaçık beyan eden bir kitapta bulunmasın.” (Sebe, 3)
TIP
“Sonra o nutfeyi bir alaka olarak yarattık, sonra o alakayı bir mudga olarak yarattık, sonra bu mudgayı bir takım kemikler halinde yarattık, sonra bu kemiklere bir et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla (insan olarak) meydana getirdik…” (Mü’minûn, 14)
KİMYA
“…Hem kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlar için (birçok) menfaatler bulunan hadid’i (demiri, bir nimet olarak ) indirdik…” (Hadid, 25)
PALEONTOLOJİ(FOSİLBİLİM)
 “Yeryüzünde dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığına bir bakın...” (Ankebut suresi 20)
ARKEOLOJİ
 “Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonuna bakmazlar mı? Onlar bunlardan daha kuvvetliydiler, yeryüzünü eşip deşip didik didik etmişler ve bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi.” (Rum suresi 9)
 BOTANİK
“O, gökten su indirendir. Her çeşit bitkiyi onunla bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, üst üste binmiş taneler üretiyoruz ve hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın. Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için deliller vardır.” (En’am suresi 99)
ZOOLOJİ
 “Muhakkak hayvanlardan alacağınız ibretler vardır.” (Nahl suresi 66)
JEOMORFOLOJİ
-Ve yeryüzüne bakmıyorlar mı, o nasıl yayılmış?  (Gaşiye Suresi 20. ayet)
-88.Ve sen dağları görürsün; sen onları donuk, durgun sanırsın. Oysa onlar her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın yapımı olarak bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Şüphesiz ki O, yaptıklarınıza tamamıyla haberdardır. (Neml Suresi 88. ayet)
● OROGRAFYA
Ve dağlara bakmıyorlar mı, onlar nasıl dikilmiş?  (Gaşiye Suresi 19. ayet)

Peki, Kur'an bu bilim dallarından neden açık açık bahsetmez? 
Kur’ân bir kulluk kitabı olmakla birlikte, bütün bilimsel ve teknolojik gelişmelere de ışık tutar. Denizlerin dibinden uzayın derinliklerine, kâinatın yaratılışından son buluşuna, anne rahmindeki ceninden, arıların hayatına, fiziğin en zor problemlerinden tabiat olaylarına kadar bütün bilim dalları öz ve çekirdek halinde Kurân’da yer alır.

Böyle daha birçok örnekler görebiliriz Kuranı Kerim'de. Hal böyleyken bilim yapmak ve aklı kullanmak Allah'ın emri iken başta biz müslümanların bilimi sırtlamamız gerekmez mı? Elbette Kur 'an bilim kitabı değildir ama bilime teşvik ettiğini delillerle inceleyip gördük. Gerek müslümanlardan gerek gayrimüslimlerden olsun kim bilimle uğraşıp aklını kullanıyorsa isterse müslüman olmasın onun yaptığı ibadettir. Selam ve dua ile..

KAYNAKÇA;
• Caner Taslaman
• Emre Dorman
•http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/emre-dorman/kendisine-hayran-birakan-kitap-kuran-40116379

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i

Transhümanizm çağı: Üst insan mi oluyoruz?

 İnsanlık tarihimiz bugüne her türlü badireler atlatarak; önceleri hayatta kalma güdüsüyle daha sonra alet yaparak ve en sonunda doğaya hükmederek muhtelif yollardan geçmekle sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme duracak gibi de değildir. Hayatını kolaylaştırmaya doğru gelişme sağlayan yaralarını saracak teknolojiye gelinen noktada; insanlık tarihi ne kadar savaş gibi utanç verici kötülükler yaşıyor olmasına karşın beraberinde çok iyi işler de yapmaktadır. Yerleşik hayatla medeniyeti de oluşturan insan ırkı barbarlık ve hayvani benliğini de arkasında kısmen de olsa bırakarak hümanizmi benimsemiş ve insana değer vererek medeniyet öncesi karanlığı gerisinde bırakmıştır. Hümanizmle sosyal hayatı etik ve normlarla düzen sağlayan, bilim yapan insan ırkı; artık makinelerle iş yapmakta ve makinelerle birleşerek üst insan çağına giriş yapmıştır bu yüzyılımızda. Nedir bu üst insan çağı? Transhümanizm çağı.. Transhümanizmi ne olduğunu irdeleyerek bu üst insan modelimizin ne olacağını göre