Ana içeriğe atla

Asıl para nedir?

Dünyada 1971 yılından beri para kullanılmıyor. Evet, doğru okudunuz..!

Siz sadece elinizdeki kağıtların para olduğuna inandırıldınız ama değil. 

Ve tarihin en vahşi kölelik dönemi işte böyle başladı. Nasıl mı?

Para sadece altın ve gümüştür. Tarih boyunca da hep böyle olmuştur. 1000'lerce yıl. 

Bugün devam eden kağıt para sisteminin ise ilk temelleri 1789’daki Fransız ihtilalinden sonra, endüstri devrimi ile atıldı. 

Yeni başlayan bu çağa “aydınlanma”  çağı dendi. 

İlk zamanlarda herşey güzeldi. Kıymetli metallere karşılık gelen çekler bankalar tarafından, gerçek para (altın/gümüş) sahiplerine veriliyordu. Ve bu kağıtlar gerçek bir değeri ifade ediyordu. 

Bunu şöyle bir örnekle anlatmaya çalışalım!!

Pantolonuzu kuru temizlemeciye götürdünüz. Kuru temizlemeci bunun karşılığında size bir teslim fişi verdi. O kağıdı götürüp pantolonuzu geri alacaksınız. 

Normalde o kağıdın hiçbir değeri yoktur; değeri olan pantolonuzdur. Eğer pantolon olmazsa kağıt hiçbir işe yaramaz.

Kağıt para da böyledir. Aslında para değil, gerçek parayı (altını/gümüşü) temsil eden bir fiştir. Arkasında gerçek para olmadığı sürece hiçbir gerçek değeri yoktur.

Bu para sistemi 1913 yılında FED  kuruluşuna kadar güzel bir şekilde devam etti ve ticarete de katkı sundu.

FED’i kuranlar özel bankaların sahipleri, yani bugünkü küresel sermaye elitiydi.

Nam-ı diğer “faiz lobisi”. 

Ardından kağıt paranın arkasındaki altın oranı 10/6 olarak değiştirildi. 

Artık kısmi şekilde “fiat” para sistemine geçilmiş oldu.

“Fiat” Latincede “olsun” anlamına gelen bir kelimedir. Birileri paraya “ol” der ve o da sözde oluverir!!!!

Bunun Türkçe'deki kullanımı ise “iradi para” sistemidir. Yani altın ve gümüşe değil, sadece iradeye dayalı “para”. Bu, menatorların kurguladığı üç aşamanın birincisiydi. Artık dolar’ı onlar basıyordu. 

İkinci aşamada ise dolar’ı dünyanın ortak döviz rezerv birimi haline getirdiler. Bu, 1944 yılında  44 ülkenin imza attığı Bretten Woods anlaşmasıyla oldu.

1971’e gelindiğinde, Başkan Nixon döneminde dolar'ın arkasındaki altın oranını sıfıra indirdiler. 

Yani keyfi olarak istedikleri kadar para basabileceklerdi. Buna “Nixon Shock” dendi. Bretten Woods anlaşması resmen feshedildi ama Bretten Woods sistemi fiili olarak devam etti.

Şimdi gelelim işin en rahatsız edici boyutuna: 

Şu an dünyadaki bütün ülkeler “fiat” yani “iradi para” basıyorlar. Yani gerçek bir karşılığı olmayan, sadece iradeye dayalı kağıtlar.

Fiat (iradi) para üretimi devletler eliyle yapılan bir nevi kalpazanlıktır. Buna "fiat" para sistemi denir.

1971'den beri sürdürülen bu sistemin çöküşü yaklaştı ve sonu hiç iyi olmayacak.

Şöyle bir örnekleme yapalım; Diyelim ki piyasada sadece 2 lira var. Yani hükümet, merkez bankasına 2 liralık tahvil vermiş ve karşılığında bu 2 lira basılıp, piyasaya sürülmüş. 

Ama tahvilin bir de faizi vardır.

Öyleyse soru şu olmali: 

Piyasada sadece 2 lira varken, bu 2 liranın faizini hükümet hangi parayla ödeyecek??

Diyelim ki faiz de 1 lira olsun.

Cevap: Faizi ödemek için 1 lira daha basacak… Ama şimdi 3 liranın faiziyle karşı karşıya kaldı ve piyasada sadece 2 lira var. 

Öyleyse 3 lira daha basılıp piyasaya sürülmesi gerek. Bu yapıldı diyelim, bu sefer de 6lira daha basmak zorundasınız.

Bu böyle sürer gider, sürekli faiz ödersiniz. 

Bu tür bir sistemin sürdürülebilirliği var mıdır?

Sadece bir süre yaşar ve sonunda hiperenflasyonla son bulur !

Şu an içinde bulunduğumuz sistemi de korkunç bir son bekliyor. 

Fiat (iradi) para sisteminde “para” BORÇ olarak yaratılır. 

Bu borç devlet tarafından üstlenilmiş gibi görünür ve adına tahvil denir. Ve tabii ki bunu ödeyecek olanlar her zaman halklardır, toplumlardır.

Bir ülkede yaratılan iradi para tabanı, o toplumun ödeyebileceği sınırı aştıktan sonra artık öyle bir noktaya gelmiştir ki; 

basitçe üç kelimeyle tanımlanabilir: "Gelecek nesilleri borçlandırmak.” 

Peki ne hakla? Ve şu anda tüm dünyada yapılan tam da budur.

Fiat para sistemi tarihte birçok kez uygulandı ama şimdi ilk kez küresel boyutta ve sistemin bütün çarkları iç içe geçmiş. 

Tarihte 11.y.y.'da Çin'de, 

12. y.y.'da Britanya'da, 

18. y.y.'da Fransa'da, vs. çeşitli defalar altın ve gümüş diskalifiye edilerek, fiat para uygulamaları gerçekleştirildi.  Ve hepsi sonunda hiperenflasyon yaşayarak çöktü. Basılan bütün kağıt paralar pul oldu ve insanlar bütün varlıklarını kaybettiler. 

Bu durum fiat para sisteminin kaçınılmaz sonucudur. Ama bunların hepsi yereldi.

Aynısını bu sefer küresel ölçekte yaşayacağız. Devrilen bono piyasalarının yarattığı domino etkisiyle; tüm dünyada, aynı anda. Üstelik yakın bir gelecekte. Bütün balonlar patlayacak ve uyuyan toplumlar acı içinde uyanacak ama o gün geldiğinde ellerinden hiçbir şey gelmeyecek.

 Bunun doğuracağı sonuçları hep birlikte izleyeceğiz. Tarihin çok önemli bir dönüm noktasındayız. Mevcut sistem, geri döndürülebilecek kritik sınırı çoktan aştı. Çünkü ödenemeyecek kadar borç yaratıldı. Ayrıca türev balonu, bonolardan cok daha tehlikeli boyutlara ulaştı.!

 2018 verilerine göre dünya piyasalarındaki türevler 1.5 katrilyon doların üzerinde. Türev bir çeşit kontrattır. Mesela altın ve gümüş kontratları. 

Ortada gerçek metal olmadığı, sadece ödeme taahhüdü olduğu için bunlara "paper gold" (kağıt altın) ve  "paper silver" (kağıt gümüş) da diyorlar. Türetilmiştir. Bunlar bir örnekti, bunun gibi milyon çeşit türev kontratı var. 

Peki dünyadaki bütün reel varlıkların (evler, arabalar, araziler, fabrikalar, makinalar, üretilmiş mallar ve diğer her şeyin) toplam değeri ne kadar?? ~300 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 

Türevler ise 1.5 katrilyonun üzerinde, yani dünyayı 5 kere satsanız, yine de türev kontratlarıyla verilen taahhütleri ödeyemezsiniz.

Bono balonunun patlamasıyla yaşanacak bir küresel krizin ikinci aşamasında devletler piyasaları yaşatmak için daha fazla para basmak zorunda kalacak. 

Sonra türev balonunun patlaması ve devaminda benzeri görülmemiş bir hiper enflasyonu tetikleyecek. Geçmiş örneklerinde yaşanmış olduğu gibi. Ama çok ve çok daha büyüğü.

Şu an elinizdeki kağıt paralar tarihe karışacak. Ve dünya yeni bir para sistemine geçmek zorunda kalacak.

Ya bu değişime hazır olacağız, ya da bu değişimle dibe vuracağız!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...