Ana içeriğe atla

"Ümmet din birlikteliği değil halkların kardeşliği demektir".

Ümmet nedir? Ümmet din birlikteliği midir? Dinin birlikteliğidir diyenlerin dayanağı var mıdır?

Ümmetin din birlikteliği olduğunu savunan insanların bir dayanağı yoktur. Bunlar ezberci, ordan burdan duymuş olan Kur'andan ve Muhammed peygamberimizden bihaber kişilerdir.
Onlar dinin tüm müslümanların birlikteliğinden bahsediyorlar lakin kendi içlerinde mezheplere bölünüp dini kendileri böldüğünü görmekte acizlerdir.  Üstelik Allah'ın dinde bölünmeyin emri bile varken..(bknz; Enam 159/Rum32/Ali imran 103 ve 105 ayetleri)
Bu noktada dinin birlikteliğine karşı olduğumu beyan etmiyorum sadece varolan neyse onu size sunuyorum..

Hayır, ümmet; din birlikteliği değil, siyasal, sosyal, ekonomik ve politik birliktelik demektir. Ümmetin içinde gayrimüslimler ve ateistler de olabilir. Medine Sözleşmesi kesinlikle sadece salt din ve ulus karakterli bir yönetimi de benimsemez. Bu konuyu yanlış biliyorsunuz.

Gelin ümmetin ne olduğunu delillerle;İslam tarihinde Hz.Muhammed'in yazmış olduğu manifestoyu ve
bu manifestonun aynı zamanda İslam'ın ilk anayasası olan  Medine Manifestosu'na bakarak inceleyelim.

İslamiyet döneminde ilk anayasa Peygamberimiz tarafından Medine’de huzur ve barışı sağlamak için gruplar arasında 622 yılında yapılmış olan bir anlaşmadır. Yapılan anlaşma İslam’ın ilk yazılı anayasası olma özelliğini taşımaktadır. Peygamberimizin ince zekasını gösteren bir anlaşmadır. Peygamberimiz Yaradanın öğrettiği şekilde insanların problemlerini ve değerlerini gözetip sosyal bir toplum meydana getirmiştir.

Ümmetin din birlikteliği olmadığını Medine Sözleşmesi'nin birinci ve ikinci maddelerinden de anlayabilirsiniz. Orada muhacir, ensar, tabi olanlar, sonradan katılanlar ve çoğu müslüman olmayan 18 kabileye de ümmet kavramı içinde yer verilir.
Ümmeti sizin dediğiniz bağlamda da ele alsak bile sözleşmenin ana teması esas alındığında bu tanım "Medine Milleti" değil, "Medine Milletleri" şeklinde olur. Buradaki bağlamda etnik değil, sosyolojiktir. Yani ümmet; milleti değil, milletleri kapsar.
Sözleşmenin orjinalinde "Millet" diye bir kavram geçmez. İkinci madde şöyle: "İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet teşkil ederler." Ümmet az önce de söylediğim gibi sosyolojik bağlamı olan bir kavram. Milletlerin, halkların ve toplulukların eşit birlikteliği demek.
Medine Sözleşmesi'nde "Medine Milleti" diye bir kavram geçmez. Sözleşmede bölgede yaşayan tüm farklı kabile, inanç ve halklara mensup kişilere "Ümmet" denilir. Bu etnik değil, sosyolojik bağlamı olan bir kavram. Yani halkların birliği ve kardeşliğinden bahsediyor.

 Toplam 47 madde olan Medine Sözleşmesi kabileler ve dinler arası “ortak siyasi birliktelik deklarasyonu” görünümündedir. Bu haliyle de dünyada bir ilktir.

Ortadoğu, halklar, mezhepler, inançlar ve kimlikler coğrafyasıdır. Şimdi bunlar savaş ve sömürü olmadan nasıl bir arada yaşayacak? İşte bunun formülüdür Medine Sözleşmesi.
Etnik,azınlık ve mezhepsel sorunların çözümüne Kur'an penceresinden baktığınızda "Dillerin ve renklerin farklı oluşunun Allah'ın ayetleri" olduğunu,
Medine Sözleşmesi penceresinden baktığınızda ise çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı demokratik konfederal bir anlayışın çözüm olduğunu görürsünüz.
 
Medine Sözleşmesi’nde daha çok farlı inançlar vardı. Biz ona farklı kimlikleri, mezhepleri de ekliyoruz, ne kadar farklılık varsa hepsini ekliyoruz. Diyoruz ki, peygamberimizin Medine’de yaptığı gibi hak-hukuk temelinde, eşitlik temelinde buluşalım. Evrensel değerlerde buluşup barış içeresinde bir arada yaşamanın formülünü geliştirelim. Araya sınır koymadan, sınıf yaratmadan, birbirimizi sömürmeden, birbirbirine saldırmadan ve savaş çıkartmadan barış içerisinde yaşayalım. İşte bunun formülüdür Medine Sözleşmesi.

Kaynakça: Adalet devleti kitabı -R.Ihsan Eliaçık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...