Ana içeriğe atla

Sosyalizm Aslında Nedir?

Sosyalizm, insanın insan tarafından sömürüldüğünü tüm sistemleri kaldırıp,üretim araçlarının ortak mülkiyete alınmasını gerektiğini ileri süren siyasal sistemin adıdır.
Kapitalizmi reddetmekle birlikte bireycilik değil toplumculuk anlayışı öne çıkmaktadır. Sosyalizm aynı zamanda komünist sisteme zemin hazırlayan ideoloji ve harekettir. Sosyalizm, komünizme geçiş evresidir.

Sosyalizm, bir toplumun ekonomik faaliyetlerinin kamuya ait olması ve hem sosyal hem de ekonomik alanda toplumsal refahın devlet tarafından sağlandığı siyasi teoridir. İlk çağdan beri farklı biçimlerde yorumlanan düşüncenin önemli isimleri, daha doğrusu temsilcileri Platon, Campanella, Saint Simon, Robert Owen, Charles Fourier, Proudhon, Louis Blanc ve bilimsel sosyalizmin kurucuları olan Karl Marx ile Friedrich Engels’dir. Fert yerine toplum kavramının öne çıktığı düşünce tarzında, siyasi eşitliğin iktisadi eşitlikle sağlanması gerektiği belirtilmiş, aksi taktirde tam bir özgürlüğün olamayacağı savunulmuştur.

Sosyalizm daha doğrusu bilimsel sosyalizm, sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan büyük gelir eşitsizliğini ortadan kaldırarak,emeğin sömürülmediği bir sistem kurmayı amaçlar. Sosyalizm yerimi 19.yy da kullanıldığı söylense de temelleri ilk çağa sosyalizm kavramıyla ifade edilmese de  toplumculuk görüşü altında toplandığını söyleyebiliriz. Platon ya da İslam dünyasında Eflatun olarak bilinen Yunan filozof Aristokles, bir tür aristokratik sosyalizmden bahsetmiştir. Günümüzdeki sosyalizm anlayışından farklı olsa da Eflatun bir nevi toplumculuğu savunmuş, bireyciliğe karşı çıkmıştır.

Sosyalizmin nasıl ortaya çıkacağı, bu süreçte devletin nasıl şekilleneceğini ve bunun için gereksinim duyulan insan gücünün nasıl karşılanacağı açık değildir. Bu nedenle sosyalizmin birçok tanım ve çeşidi vardır.

Sosyalizmin çeşitlerinden ilki olan ütopik sosyalizm,sanayileşme sonrası ortaya çıkan eşitsizliği eleştirmesiyle dikkati çeker.
Sanayileşme sonrası, İngiltere gibi büyük sanayi ülkelerinde işçiler günde 20 saate varan çalışma koşullarında tükeniyordu. Resmî olarak köleliciliğin kaldırılmasına rağmen,fabrika işçilerinin çalışma koşulları köleliğin devam ettiğini gösteriyordu.Bu dönemde Sain-Simon ve Robert Owen gibi düşünürler serbest rekabetin ortaya çıkan ekonomik eşitsizliği nasıl körüklediğini yazıyorlardı. Bu düşünürler kapitalizmi eleştirmenlerine rağmen,kapitalizmi ortadan kaldırıp sefaleti yok edecek sistemli önerilere sahip olmamışlardır. Bu nedenle Marx ve Engels tarafından eleştirmişlerdir.

Marx ve Engels tarafından geliştirilen bilimsel sosyalizm, sosyalizmi evrensel tezler,materyalist ve pozitivist felsefe temelinde inşa eder. Bilimsel sosyalizm, kapitalist devlet sistemini yıkıp sınıfsız bir toplum düzeni yaratmaya çalışır.
Bilimsel sosyalizm, bilimin yordama yöntemine dayanır. Yani dün ve bugünün ekonomik verilerine dayanarak olası bir gelecek fikri ortaya atar. Bu gelecekte artık sınıfların olmadığı bir toplum düzeni vardır. Bilimsel sosyalizm toplumların nihai dönüşümünü komünizmde tamamlayacağını ve sosyalizmi bu hedefe ulaşmada bir ara sistem olduğunu ileri sürer. Yani sosyalizm, insanları daha olgunlaşmamış komünist sisteme hazırlar.

Demokratik sosyalizm,kapitalizmden sosyalizme geçişin devrim veya şiddete dayanmadan barış içinde olacağını ileri süren akımdır. Bu akım, meşru kapitalist yönetimin sistemleri içinde gerçekleşeceğini ileri sürer.

Demokratik sosyalizm temelde İngiltere'de ortaya çıkan fabianizm ve günümüzde bir çok sol hareketin kaynağı olan sosyal demokrasi olarak ikiye ayrılır.

Özgürlükçü sosyalizm, Proudhon ve Bakunin'in görüşlerine dayanır ve anarşist sosyalizm olarak da adlandırılır. Anarşist sosyalistler, ekonomik eşitsizliğin kalesi olan kapitalizmin yıkılması için, öncelikle devlet denen surların yıkılması gerektiğini ileri sürer.

İhtilalcı sosyalizm, siyasi iktidarın ele geçirilmesinde devrimin tek araç olduğunu ileri sürer. İhtilalcı sosyalizme fikirsel temellerini Karl Marx'tan alır.

Nasyonel sosyalizm,sosyalizmin ilginç bir çeşidi olarak dikkat çeker. Hitler tarafından tarih sahnesine çıkarılan nasyonel sosyalizm, milliyetçilik ve lider kültü özelliklerine dayanan faşist bir sistemdir.

Sosyalistlere göre, sosyalist sistemde bir doktor ile bir fabrika işçisi aynı ücreti almaz. Çünkü sosyalist sistemde herkes yerine getirdiği işin niteliğine ve niceliğine göre ücret alır.Fakat bir işçi çocuğu ile bir doktor çocuğunun eğitimde fırsat eşitliği vardır. Yeter ki o mesleğin temel yetenek gereksinimlerine sahip olsun,her meslek grubu herkese açıktır. Yılda 100 parça üreten usta başı ile yılda 10 parça ürün çıkaran bir işçi aynı ücreti almaz.
Sosyalist sistemde yüksek ücret alan bir kişi,bunu yetenekleriyle hakketmiştir ve bu yeteneğine sahip oldukça aynı ücreti alır. Fakat emeğin karşılığı için bir başkasının sömürülmesi gerekmez. Her insan yeteneği ölçüsünde para kazanır. Fakat bir yetenek kazanması için alması gereken eğitimde fırsat eşitliği vardır.

Sosyalistlere göre,sosyalist sistemde özel mülkiyet yasaklanmaz veya devlet buna el koymaz.
Sosyalizmde üretim araçları olan fabrikalar, atölyeler ve tersaneler özel mülkiyete alınamaz. Fakat bunun dışında bir bireyin özeline giren mülk ve paraya müdahale edilmez.

Sosyalizmin insan doğasına aykırı olduğuna dair iddialar vardır. Bu iddilara göre insanın kazanma hırsına en uygun sistem kapitalizmdir. Onun dışındaki tüm özellikleri, içinde bulunduğu toplumun sosyal,ekonomik ve kültürel değerlerine göre şekillenir. Dolayısıyla sosyalist sistemlerde insan doğasına uygundur.

Sosyalizme göre,kapitalist sistemlerde işçi hayatta kalmak ve yaşam koşullarına devam ettirebilmek için çalışılır. Fakat ne kadar çok üretirse üretsin ortaya çıkan kârdan ne kendisinin ne de toplumun yeterince faydalanmasına izin verilmez. Sosyalistlere göre bu kâr doğrudan patronun cebine girer. Sosyalizme göre, kendi sistemlerinde de işçiler hayatta kalmak için çalışır. Fakat ürettikleri kâr tek bir kişinin cebine değil, toplumun kasasına gideceği için daha fazla kazançlıdır. Dolayısıyla işini daha çok benimseyecek ve üretimi daha çok arttıracaktır.

Sosyalistlere göre kapitalistlerin daha fazla kar elde etme isteği, toplumsal menfaatlere zarar verir. Örnegin günümüzde hayatında hiç hareket etmeyen ve güneş görmeyen tavuklar vardır. Bu tavuklara, bir buçuk ayda kesime hazır hale gelmesi için ağır ilaçlar verildiğini biliyoruz. Kapitalist şirket sahipleri için, öncelik kısa sürede elde edeceği yüksek kârdır. Bu tavukları tüketenlerin büyük çoğunluğunun 10 yıl için de başta kanser olmak üzere birçok hastalığa kapılma onun aklında soru işareti bırakılmaz.

Sosyalistlere göre, kapitalistlerin tek derdi toplumu göz ardı ederek,elde ettiği kâr oranını sürekli arttırmaktır.

Yazıyı şu örnekle bitirmek istiyorum. Çocukluğumuzda en çok sevdiğimiz çizgi film olan Şirinler, bizlere sosyalizmin egemen olduğu bir toplumun nasıl olacağını anlatmış. Çocukluğumuz bu filmle geçerken, büyüklerimiz yani dünya devletleri bunu anlayamamış. Hatırlayacak olursanız, Şirin Baba'nın kırmızı şapkası ve kırmızı taytı sosyalizmin bayrağını, bir sınıfın olmaması, herkesin dilediği gibi yaşaması ise sosyalizmi tanımlıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda ...

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i...

Kuran'da namaz diye bir ritüel yoktur.

Bu yazımda çok hasas ve bir o kadar da birçok inançta var olan "namaz" ritüelinin Kuran'da yeri olup olmadığını açıklamaya çalışacağım. Bu yazının referansı yaşanılan din değil  sadece Allah'ın ayetleri esas alınacaktır. Çünkü öne sürmüş olduğum yargı namazın sadece Kuran'da olup olmadığı ile ilgilidir. Dini ritüel olan namazın kökeni ve tarihçesi nedir? Namaz sadece İslam'a mı özgüdür? Kuran' da namaz var mıdır? Kuran'da namaz mı geçiyor?.. Kalıplaşmış ve binlerce yıllık süregelen olguları değiştirmek ve de onun yanlış olduğunu beyan etmek oldukça güç görünüyor. Güce ve çoğunluğa tapan toplumlarda böyle bir teşebbüste bulunmak, bırak karamaları öldürülmeye kadar bile gider. Ama biz hakikat yolcuları ölümü bile göze alarak ve tırsmayarak doğru bildiğimiz yolda gitme cürettine sahibiz. Aksi takdirde bu günlere( gelişim ve teknolojiye) nasıl gelebilirdik?... Öncellikle Kuran'da namaz kavramı değil  salât geçmektedir. Lakin mealcilerin çoğu  sa...