Ana içeriğe atla

Dinden asla para kazanılamaz.

KURAN'A GÖRE DİN ANLATILARAK PARA KAZANILMAZ



Hz. Peygamber döneminden sonra İslam dinin bir ticari sektör haline getirilmesi ve günümüzün karşılığı  buna -abdestli kapitalizm- dediğimiz bir meslek icabı olarak işlev gören din sınıfına rastlamaktayız. Peki nedir bu işin aslı,peygamberler buna ne demiştir veya dinden para kazanmışlar mıdır ya da en önemlisi Allah buna ne diyor ? Gelin Kur 'an ışığında bunu irdeleyelim.

Kuran’a baktığımızda apaçıkça din anlatılarak ücret/maaş alınmayacağı kolaylıkla görebilmekteyiz. Dini anlatmak, dini tebliğ etmek her mümin'in üzerine farz olan bir ibadettir. Günümüzde “din adamları” adı altında dini tebliğ ederek ücret/maaş alan kişiler ve kurumlar tamamen Kuran’ın fıtratına aykırı davranmaktadırlar. Nitekim Kuran’da Elçilerin dini anlatmak için ücret almadıklarını aşağıdaki ayetlerdende açıkca görmekteyiz.

Hz. Muhammed Ücret İstemedi

İşte, o Peygamberler, ALLÂH’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O(Kur’ân), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.” (Enam Suresi, 90)

Hz. Yunus Ücret İstemedi

Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zâten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak ALLÂH’a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi.” (Yunus Suresi, 72)

Hz. Hud Ücret İstemedi
Hûd; “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’a aittir.” (Şuara Suresi, 127)

Hz. Nuh Ücret İstemedi

Nûh;“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’a aittir.” (Şuara Suresi, 109)

Hz. Salih Ücret İstemedi
Sâlih;“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’a aittir.” (Şuara Suresi, 145)

Hz. Lut Ücret İstemedi

Lût;“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’a aittir.” (Şuara Suresi, 164)

Hz. Şuayb Ücret İstemedi

Şu’ayb;“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan ALLÂH’a aittir.” (Şuara Suresi, 180)

ve….

Kuran’a baktığımızda, dini anlatmaktan para kazanmak bir mümin için yasaktır. Dini anlatarak para kazanan kimselere de uyulmaması gerektiği (onların takipçisi) olunmaması gerektiği bildirilir. Kaynak mı istiyorsunuz alın vahiyden;

“SİZDEN ÜCRET İSTEMEYENLERE UYUN, ONLAR HİDAYET BULMUŞ KİMSELERDİR.” (Yasin Suresi, 21)

Tüm bu salih ayetlerden de anlaşıldığı üzere müminler din anlatarak ücret talep etmezler bilakis tüm zamanlarını, ömürlerini, mal ve imkanlarını Allah’ın rızasını kazanmak için harcarlar. Dinden ücret alıp ve bu ücret alanlara uymak Allah'ın ayetlerine karşı çıkmak olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ayeti inkar edenlerden mi olacaksınız?..

 Evet din anlatılarak para kazanılmaz!
Bunu söyleyince hemen bazıları “Oyuncular şarkıcılar bile bir sürü para kazanıyor televizyondan bırak da din anlatanlar kazansın fena mı?” diye savunma getiriyor. Normal koşullarda emeğin karşılığının alınması haktır tabiki ancak din konusu başka. Dini anlatmak, bu yolda emek/para/zaman harcamak müslümanlık iddiasında bulunan birinin EKSTRA'sı değil GÖREVİDİR! Ayrıca tarihe baktığımızda peygamberimiz de bunu meslek edinmeyip ayrı bir işte olduğu din görevini ise bir karşılık beklemeden yapmışlardır. Madem böyledir bugün kü din adamlarına ne oluyor ? Niye bu gerçeği örtüp hakkı gizlerler?..

Bakın kazanmak demiyorum, harcamak diyorum. Din “infak et” der. “Yığ, biriktir,daha zengin ol” demez
Peygamberlerin hepsi dini anlatmışlardır ancak hiçbirisi dini gelir kapısı görüp bundan para kazanmamıştır. Bunu MESLEK değil GÖREV edinmişlerdir.

Tarihe baktığımızda din adamları hep iktidarın yani egemen güçlerin yanında yer almışlardır.  Bu tesadüf olamaz. Oysa peygamberler çağında bu tam tersiydi. Peygamberler hep egemen güçlerin karşısında yer almışlardır. Zaten din peygamber vefatından sonra egemen güçlerin eline geçip kendi hegomanyasına katmışlar da dini kendi emelleri için yontup bükmüşlerdir. Din ile kitleleri kullanıp istedikleri gücü kendilerini katmak için her türlü çirkefliği yapmışlardır.

Trajikomiktir ki mezarda ölülere okunan ve karşılığında din adamlarına para verilen yasin süresinde dinde ücretin olmayacağını belirtilmesi,  İslam aleminin nasıl bir uykuda olduğunun bariz göstergesidir.

Din adamlarını övücü hiçbir ayet bildirilmediği gibi hep din adamlarına karşı ağır eleştiri içeren ayetler indirilmiştir. Kuran’da zaten din adamı diye bir zümre de oluşturulmamıştır.  Ayrıca bu hocalardan bazıları din anlatmak için çıktıkları programlardan para almadıklarını söylüyorlar, bunun böyle olmadığı aşikardır. Dini bir sektör haline getiren abdestli kapitalistlere karşı bilinçli olunmalı ve Allah'ın kitabına kulak verilmelidir. İşte Allah'ın ayetlerini belli bir para karşılığında satanlara karşı Allah onları şöyle tehdit eder;

O kimseler ki Allah'ın indirdiği kitaptan bir emri, bir hükmü gizlerler de buna karşılık değersiz bir miktar para alırlar, işte muhakkak onlardır ateş yiyenler. Karınlarında ateşten başka bir şey yoktur. Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, nede onları temizler. Onlara ancak elemli bir azap var. (Bakara 174.ayet)

Yazıyı İslam filozofu El Kindi'nin sözüyle bitirmek istiyorum.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i

Transhümanizm çağı: Üst insan mi oluyoruz?

 İnsanlık tarihimiz bugüne her türlü badireler atlatarak; önceleri hayatta kalma güdüsüyle daha sonra alet yaparak ve en sonunda doğaya hükmederek muhtelif yollardan geçmekle sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme duracak gibi de değildir. Hayatını kolaylaştırmaya doğru gelişme sağlayan yaralarını saracak teknolojiye gelinen noktada; insanlık tarihi ne kadar savaş gibi utanç verici kötülükler yaşıyor olmasına karşın beraberinde çok iyi işler de yapmaktadır. Yerleşik hayatla medeniyeti de oluşturan insan ırkı barbarlık ve hayvani benliğini de arkasında kısmen de olsa bırakarak hümanizmi benimsemiş ve insana değer vererek medeniyet öncesi karanlığı gerisinde bırakmıştır. Hümanizmle sosyal hayatı etik ve normlarla düzen sağlayan, bilim yapan insan ırkı; artık makinelerle iş yapmakta ve makinelerle birleşerek üst insan çağına giriş yapmıştır bu yüzyılımızda. Nedir bu üst insan çağı? Transhümanizm çağı.. Transhümanizmi ne olduğunu irdeleyerek bu üst insan modelimizin ne olacağını göre