Ana içeriğe atla

Popülizm aslında nedir?

Son yıllarda gerek siyaset gündeminde gerek bireylerin lügatını işgal eden kavram popülizm. Herkesin kullandığı ama tam olarak ne anlattığı tartışmalı olan bu kavramı ne anlama geldiğini biliyor mu acaba? Gelin beraber öğrenelim.

Popülizm,latincede kalabalık veya halk anlamına gelen populos kelimesinden türetilmiştir. Populos, yönetici veya elitlerin karşısında yer alan sıradan insanlar anlamına gelmektedir.

Popülizm anlam kayması yaşamış bir kavramdır. Önceleri halkın genel menfaatinin duyurulması veya önemsenmesi anlamına gelen bir kavramdı. Fakat daha sonra kavramın içi boşaltılarak demogojik bir yönteme dönüştürülmüştür.

Popülizm, ilk ortaya çıktığı zaman halkçı yönü olan ağır basan bir yönü vardı. Popülizm kavramı yaklaşık bir asırlık bir siyasal kavramdır. İlk olarak tarih sahnesine 19.yy 'da büyük sermaye hareketlerine direnen ABD'li bir çiftçi hareketin siyasal yöntemi olarak ortaya çıktı. Bu hareket katılımcı demokrasi ve düşük kredi politikalarını savunmak için 1892 yılında popülist partiyi kurdu. Çarlığa ve sanayi kapitalizmine karşı sosyalizmi savunan Aleksandr Ivanovich Herzen'in fikir babalığı yaptığı Rus narodki de ilk popülizm hareketi örneğidir. Bu hareket, büyük toprak sahiplerinden ve devletten toprağın alınıp halka verilmesini istiyordu. Popülizm ilk başlarda halkın yanında yer alma ve onun çıkarını savunma amacı olarak tanımlanırken zamanla özünü yitirmiş bir kavrama dönüştü.

Günümüzde popülizm ya halk yağcılığı/yardakçılığı, bir siyasal platformda, kazanmayı hedefleyen demogojik bir politikadır.
Halkı kişisel çıkarları için manipüle etme aracıdır. Popülizm, gerçekçi olmayan vaatlerde bulunma, salt  kişisel çıkarları ve kariyerlerinin geleceği için her şeyi göze alma tavrıdır. Popülist politikacıların, politik hedef olarak olarak ileri sürdüğü tüm vaatler halkın hoşuna gitmesine rağmen gerçeklikten uzaktır.

Popülist liderler halkın belli kesimden ziyade tümünü temsil ettiğini iddia eden liderlerdir. Dikkat çeken özelliklere sahiptir ve bu özellikleri sayesinde siyasetle ilgilenmeyen kişiler tarafından bile takip edilir. Genellikle ülkeyi kurtarmak,daha güçlü olmak ya da eski ihtişamlı günlerine getirmek gibi hedeflerle farklı toplumsal sınıflarda heyecanlar yaratır.

Popülistler hiçbir akımın katı kalıpları içine girmeden, halk arasından seçilmiş karakterleri anlatmayı gaye edinmişler, halkta iyi ve güzel ne varsa onu bulup ortaya çıkarmaya gayret göstermişlerdir.

Popülizm, günümüzde ayrı bir manaya daha gelmektedir. Bu yeni manası, halkı ve çoğunluktaki oy sahiplerini dikkate almak, halka hoş görünmektir.

Popülizmin siyasi rengi yoktur. Sol veya sağ kanatta birçok siyasi partinin kullandığı bir yöntemdir. Demokrasiler her zaman popülizme açık kapı bırakmaktadır. Çünkü bir parti,iktidara gelmek ve rakiplerini saf dışı bırakıp halkı yanına çekebilmek için en iyi silah olarak kullanır. Özellikle demokrasinin gelişmediği toplumlarda popülizm tek siyasal yöntemdir. Popülist liderler iktidara geldikten sonra demokratik sistemin kendisini engelleyen tüm bariyerlerini ortadan kaldırmaya çalışır. Demokrasinin temel direklerini, kendi iktidarını sağlamlaştırmak için bir bir yıkar. Bir süre çoğunluk totaliterizmine dönüşür. Popülist siyasette tüm olumlu işleri kendisine mal ederken, başarısızlıklar için hep bir düşman yaratılır.

Politikada popülist söylemlerin en yaygın özellikleri şunlardır:

Popülist siyaset hep halka vurgu yapar. Sürekli bir iç ve dış düşman yaratır. Farklılıklara karşı olduğu için halkı homojen bir yapıda görür.  Bu politika tüm gücü ele geçirmek ister. Popülizm halkın öfkesinden faydalanır. Popülizm dünyada sağ ve sol her parti tarafından kullanılır.  Halk içinde kendinde olmayanların istek ve korkularını yok sayar.

Yazımın sonuna geldik. Popülizmin ne olduğunu irdeleyip sizlere sunmuş oldum. İlimle kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sağcılık ve Solculuk nedir arasındaki farklar ve tarihsel kökeni..

Sahi siyasetteki "Sağcı" ve "Solcu" Kavramları Nerden Geliyor? Tarihsel kökeni nedir? Kendini, ‘Ben sağcıyım’ veya ‘solcuyum’ diye nitelendirilen arkadaşlar, şöyle bir toplanın bakalım. Sağcı kimdir, solcu kime denir, hep beraber öğrenelim; Sağcılık ve solculuk kavramlarının kökenini Fransız ihtilaline kadar geri götürebiliriz. Fransız ihtilalinin çalkantılı dönemlerinde 16.Laouis karışıklıkların daha fazla büyümemesi için halkı toplantıya çağırmıştı. Adı her ne kadar halk meclisi olsa toplantıda son söz ve veto hakkı kralın elindeydi. Halk ekmek derdindeyken,kral,soylular ve kilise varolan haklarını koruma ve daha fazlasını elde etme arzusundaydı. Bu mecliste kralın sağındakiler var olan düzeni savunurken,solundaysa halk destekçisi yenilikçiler vardı. Şöyle ki meşrutiyetçiler yani kralın yerinde kalmasını fakat bir meclisle yönetimi paylaşmasını savunanlar sağ tarafta oturuyorlardı. Muhafazakarlardı ve radikal değişim taraftarı değillerdi. Solda

Sevgi tüm kötülüklerin kaynağıdır.

B ugüne kadar hayatımıza çocukluktan itibaren tüm kavramsal etik değerleri hiç sorgulamadan, iç İnsanlık tarihi boyunca ihtiyaç duyduğumuz ve mukaddes bir duygu olan sevginin ne kadar elzem bir tutum olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir öyle değil mi? Peki sevginin iyilikle ve kötülükle ilişkisi nedir? Sevgi iyi midir kötü müdür? Sevgi kötülüğe dönüşebilir mi? Ne yazık ki evet. Sevdiği bir kadını bir erkek neden öldürür? Para ve güç sevgisi nedeniyle neden zulümler revaçta? Çocuk sevgisiyle ebeveynlerin çocuklarına olan faşizmi hiç de azımsanmayacak değildir. O halde neden? Sevgi tüm insanlığı kapsayan bir durum değil midir? Ne yazık ki pek de kapsayıcı görünmüyor. Çünkü birine ya da birilerine yahut bir gruba, dine, ideolojiye sevgi beslediğiniz vakit onun karşıtı olan her şeyin karşısında olup hatta nefret edersiniz. Sevginin seçim olduğu her halükarda apaçık olup beraberinde karşıtını oluşturduğu ve bununla beraber, bölünmelere yol açtığını ifade edebilir miyiz? Marks’ın sözleri i

Transhümanizm çağı: Üst insan mi oluyoruz?

 İnsanlık tarihimiz bugüne her türlü badireler atlatarak; önceleri hayatta kalma güdüsüyle daha sonra alet yaparak ve en sonunda doğaya hükmederek muhtelif yollardan geçmekle sürekli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme duracak gibi de değildir. Hayatını kolaylaştırmaya doğru gelişme sağlayan yaralarını saracak teknolojiye gelinen noktada; insanlık tarihi ne kadar savaş gibi utanç verici kötülükler yaşıyor olmasına karşın beraberinde çok iyi işler de yapmaktadır. Yerleşik hayatla medeniyeti de oluşturan insan ırkı barbarlık ve hayvani benliğini de arkasında kısmen de olsa bırakarak hümanizmi benimsemiş ve insana değer vererek medeniyet öncesi karanlığı gerisinde bırakmıştır. Hümanizmle sosyal hayatı etik ve normlarla düzen sağlayan, bilim yapan insan ırkı; artık makinelerle iş yapmakta ve makinelerle birleşerek üst insan çağına giriş yapmıştır bu yüzyılımızda. Nedir bu üst insan çağı? Transhümanizm çağı.. Transhümanizmi ne olduğunu irdeleyerek bu üst insan modelimizin ne olacağını göre